Sağ Beyin Düzensizliği: Travmatik Bağlanmanın Temel Mekanizması ve Travma Sonrası Stres Bozukluklarının Psikopatojenezi

Sağ Beyin Düzensizliği: Travmatik Bağlanmanın Temel Mekanizması ve Travma Sonrası Stres Bozukluklarının Psikopatojenezi

  • 4.70

Sağ Beyin Düzensizliği: Travmatik Bağlanmanın Temel Mekanizması ve Travma Sonrası Stres Bozukluklarının Psikopatojenezi

Allan N. SCHORE

Ülke çapında yapılan bir çalışmada erkeklerin %60’ıyla kadınların %50’sinin hayatlarının belli bir yerinde travmatik bir olay yaşadıkları bildirildi (Kessler, Sonnega, Bromet, Hughes & Nelson, 1995). Ama aynı çalışmada hayat boyu süren stres sonrası travma bozukluğu (TSSB) yaşayan kişilerin oranının erkeklerde %5, kadınlarda da %10 olduğu sonucuna da ulaşıldı. Yapılan başka çalışmalar bir TSSB epizodu yaşayan kişilerin kabaca yarısının semptomlarının kronik hale geldiğini göstermektedir (Zlotnick ve diğ., 1999). Bu veriler temel bir sorunun altını çizmektedir: travma çoğu insanın hayatında karşılaştığı yaygın bir olay olmasına rağmen, neden çeşitli travmalara maruz kalan bireylerin sadece çok küçük bir kısmı bu yıkıcı olaylara patolojik zihinsel ve bedensel tepkiler veriyor?

Bu soruna yaklaşımımız büyük bir değişim geçirdi ve bu değişim DSM-III-R ile DSM-IV arasındaki farkta görülmektedir; daha önce travmanın şiddeti TSSB’ye yol açan en önemli etken olarak görülürken, artık bunun yerini travma kurbanının özellikleri ve travmaya verdiği tepki almıştır. Bir başka deyişle, TSSB’nin etiyolojisini en iyi şekilde anlamak için sadece olayın niteliğine değil, bireyin o travmatik olaya neler getirdiği ve sonrasında ne hissettiği ve yaşadığına bakmayı gerektiriyor ((Schnurr & Friedman, 1997). Bunun anlamı da belli kişilik örüntülerinin, bireylerin stresle kendilerine özgü şekilde başarıyla başa çıkmasını sağladığı veya çıkamamasına neden olduğudur.

TSSB konulu psikobiyolojik araştırmalar (Morgan ve diğ., 2001) bu prensibi yansıtan sonuçlara varmaktadır:

Birçok kişi travmaya maruz kalmasına rağmen, sadece bazı kişiler TSSB sorunu yaşıyor; çoğu bu bozukluğu göstermiyor. Stresin farklı insanların tehdit yanıtı sistemlerine farklı derecede nörobiyolojik zarar veriyor olması, bunun da farklı kişilerin negatif olaylarla başa çıkma kapasitesinde farklılıklara neden olması olasıdır (s. 412).

Bu bireysel farklılıklar kişi travmaya maruz kalmadan önce var olan özelliklerdir ve insanlarda strese dayanıklılık veya strese karşı zayıflığın test edilmesi için kullanılabilirler (s. 420).

Devamı için tıklayınız