Şu An ve Psikoterapi

Şu An ve Psikoterapi

  • 4.70

Şu An ve Psikoterapi

Daniel N. STERN

Ben, yeni ve genel olarak farklı bir yöntem veya psikoterapötik teorinin gözden geçirilmesini teklif etmiyorum. Aksine, psikoterapiye farklı şekilde, şu anın büyüteci aracılığıyla ve görüngüsel bir yaklaşımdan bakmamızı öneriyorum. Bu değiştirilmiş bakış, anı anına yaptıklarımızı ve çalışmalarımızla ilgili düşündüklerimizi değiştirmeye yöneltecektir. Hangi değişimlerin önemli ve kalıcı olacağı henüz belli değildir. Klinik olarak bu materyal hakkındaki bazı sonuçları belirtmek için ve şu anın doğası ve onun sıralanmış durumda olan örtük bilme, öznelerarasılık ve bilinçlilikle ilişkisi kısaca gözden geçirilmelidir.

Sunulmuş olan daha geniş kapsamlı fikirlerden biri, şu anlar dediğimiz öznel bir şimdiyi meşgul eden anlardan oluşan mikro seviyedeki yakın insani ilişkiler ve psikoterapi  görüşümüzdür. Bu birimlerle ilgili yeni olan tek şey, onları araştırmamızın ilk çıkış noktası olarak ele almamızdır. Görüngüsel zeminde, onları klinik bir anlamı olan psikolojik deneyimlerin en küçük yığını olarak ve psikoterapötik süreci değerlendirmek için en temel birim olarak dikkate alırız. Şu an, türetilen bütün soyutlamalar metapsikoloji, genellemeler, betimlemeler, yorumlamalar ve sözlü ifadeler  olduğundan yaşanan bir materyal gibi görülür. Birisi şunu sorabilirdi: “ O zaman neden öznel şimdiden oluşan bir birim bizim psikolojimizde merkezi bir rol oynamaz?” İşte bu tam olarak benim başarmaya çalıştığım şeydir.

Genel olarak şu an, mikro-süreç birimi olarak ve öznel olarak ihmal edilmiştir. James, Fraisse, Koffka, William Stern, Merleau-Ponty, Varela ve diğerlerinin daha önce bahsedilen çalışmalarına rağmen, bu konu akademik psikolojinin ana ilgi alanına girememiştir. Klinik olmayan psikoloji kendini nesnel bir bilim olarak tanımlamıştır ve çok yakın bir zamana kadar, öznel ve görüngüsel olandan uzak durmuştur. Bu göreceli ihmalin tarihsel nedenleri vardır. Şimdiye kadar öznel deneyimi nesnelleştirme girişimleri sınırlı bir başarı elde etmiştir. Psikolojinin içebakışcı okulu, yirminci yüzyılın başlarında verdikleri sözleri yerine getirememişlerdir. Bu içebakışın farkına varılması, en iyi ihtimalle nesnelliğin kaçınılmaz sonu olarak görünen yakın geçmişi anısama oldu. Ayrıca, deneyimin görüngüsel yönleri tekrarlama önemli sorunlar doğurduğunda tek olguluk çalışmalarla sınırlandırılmıştır.

 

Devamı için tıklayınız