Şu Anın Doğası
Daniel N. STERN
ÖZNEL HAYATIN ŞU ANDALIĞI açıkça görülür. Bunun dışında nasıl olabilirdi ki? Bununla beraber bu kavram sorun çıkarmaya devam eder. Sadece şimdiki zamanda öznel olarak yaşama düşüncesi mantık dışıdır. Örneğin, geçmişte olan bir olayı, şu an oluyormuş gibi hatırlamamız bizi birazcık şaşırtabilir. Bir şeyi yeniden yaşayabiliriz, ancak bu yeniden yaşama şu anda olur. İçgüdüsel olarak o zamana geri dönmediğimizi hissederiz. Henüz o anda olan bir şeyi anlatmak da aslında şu anda olur. Geçmişte yaşanan bir şu an hakkında bile olsa, anlatım şimdi olan bir deneyimdir. Ayrıca gelecekle ilgili beklentilerimiz vardır ve bunlar da şu anda deneyimlenir. Aynı şey rüyalar, fanteziler ve olaydan sonraki gözden geçirip düzeltmeler için de geçerlidir. Deneyimin şu ana sıkıca kilitlenmesi, herhangi bir görüngüsel yaklaşımın temel özelliğidir.
Şu andalık hissi, nörolojik bilimlere güçlük çıkarır. Bir şeyin geçmişte ve ne zaman yer aldığını nasıl biliriz? Mevcut şimdiyi nasıl tanırız? Gelecek nasıl belirlenir? Zaman göstergesi, hafızaya nasıl yerleştirilmiştir ve beynin neresindedir? Bunlar yüzyıllar boyunca bir çok kişi tarafından, çeşitli şekillerde ele alınmış eski problemlerdir. (Bergson, 1896/ 1988; Husserl, 1964; James, 1890/ 1972; Merleau – Ponty, 1945/ 1962).
Son zamanlarda bu araştırmacılardan Dalla Barba (2001), bilinçliliğin birimsel bir boyut olmadığını, ancak bilinçlilikle ilgili nesneyi ele almak için farklı modlardan bir grup olduğunu ileri sürmüştür. Dalla Barba, akıllı bilinçlilik ve zamansal bilinçlilik olarak iki şekli olduğunu öne sürmüştür. Akıllı bilinçlilik konuyu anlamak için yaklaşır. Zamansal bilinçlilik, konuya onu geçmiş, şimdi ve gelecek olarak bir zamana yerleştirmek için yaklaşır. Diğer araştırmacıların da benzer önerileri olmuştur (örn: Chalmers, 1995; Damasio, 2002).Patolojik hafıza bozuklukları, büyük ihtimalle bu iki şeklin dağılmasından dolayı meydana gelir.
Bunlar umut verici başlangıçlar olmasına rağmen, muhtemelen en zor zaman belirleme görevi şimdiki zamanda olduğumuzu bilmek olacaktır. Nöronal bir temelini ilginç bir şekilde kanıtlanan şu andalığın görüngüselliği hakkında bir çok soru vardır.
Şu andalık varoluşsal bir duygulanıma benzer. Nörolojik bilimler bununla ciddi bir şekilde ilgilenir. Dağılmanın patolojik ruh hali şu andalık duygusunu etkileyebileceğinden, klinik olarak büyük önemi vardır. Travmatik anıların canlandırılması tipik bir örnektir. Burada, hissedilen şimdiki zamanda veya geçmişte olmayla ilgili varoluşsal anlamda bir kayıp görünür.
Şu andalık duygusunun aynı zamanda bir kendilik algısı ihtiyacı olduğu da görülür. Ve nörofizyolojik olarak bu nedir? ( Bir an için bu soruya döneceğim.)
Kişinin sadece bir dereceye kadar şu anda hissetmesi, sık sık olur. Ancak daha sonra başka nerede olursunuz? Örneğin, şimdi ve burada, bir şeyler yapıyor olabilirsiniz, ancak aynı zamanda dün olan bir şey ya da şu anda yan odada olan bir şey kafanızı kurcalıyor olabilir. Böyle zamanlarda zayıf bir şekilde şu anda olduğunuzu hissedersiniz, sanki bir parçanız başka bir zamansal aralıktaki başka bir yerdedir. Ancak bundan başka tür öznel zaman aralığı yoktur. Hala şu andasınızdır, sadece iki deneyim (en az) bir çift gibi birbirine paralel olarak yaşanıyordur. Bir deneyim öncül olanı etkileyerek, onu arka plana itebilir ancak siz yine de şu andan kaçamazsınız. Görüngüsel olarak kaçış yoktur. Daha doğrusu, mevcut deneyimler çok sesli veya çok zamanlı olabilir.
Devamı için tıklayınız