"Şimdi" Problemi
Daniel N. STERN
ŞU AN FİKRİ, “şimdi” problemi ile ilgilenmek için ortaya atıldı. An itibarıyla olan deneyim hakkındaki farkındalığımızın bu kadar az olması çarpıcıdır. Aşağıdakilerin ışığında bu göreceli cehalet şaşırtıcıdır:
Birincisi, öznel olarak sadece şimdi canlı ve bilincinde oluruz. Şimdi, bizim doğrudan hayatlarımızı yaşadığımız zamandır. Diğer her şey bir veya iki kere değiştirilir. Görüngüsel deneyimin olgunlaşmamış öznel gerçekliği sadece şu andadır.
İkincisi, birçok psikoterapi ekolü “burada ve şimdi” olan terapötik çalışmanın, değişimin sağlanmasındaki en büyük güç olduğu konusunda hemfikirdir. Bu, terapist ile hastanın zihinleri arasında meydana gelen, karşılıklı iletişimin farkında oldukları yer ve zamandır. Ayrıca, günlük ilişkilerde, kişinin yaşam seyrini değiştiren karmaşık olaylar, genellikle sadece olay gerçekleştikten sonra değil, aynı zamanda olay gerçekleşirken de anahtar olarak deneyimlenen bir anda meydana gelirler. Buna rağmen yine de “şimdi nedir?” sorusunu sormalıyız.
Üçüncüsü, terapötik değişimle ilgili psikodinamik kuramlar, geçmişin şimdiki zaman üzerinde büyük rol oynadığı fikrini temel alırlar. Bir bakıma, geçmiş merkezdedir. Buna bağlı olarak, geçmiş olayların mevcut deneyimlerimizi ne kadar çok etkilediğini çok iyi biliyoruz. Ancak, gerçekleşiyor ve etkileniyor olarak mevcut deneyimin doğasına aynı dikkati göstermedik. Eğer psikoterapi ve terapötik değişim, şu anı merkeze alsaydı nasıl görünecekti?
Bu kitap, şu anı merkeze alır ve orada tutar. Bu, psikoterapi sürecinin farklı görünmesini sağlar ve terapötik değişimin nasıl olacağı konusundaki yaklaşımımızı değiştirir. Ne olduğuna dair bakışımız farklılaşacağından, psikoterapiyi uygulama şeklimiz değişecektir. Aynı zamanda günlük deneyimler hakkındaki öngörümüzün de zenginleştiğini görebiliriz. Bunlar bu kitabın amaçlarıdır.
Daha büyük olan bu hedeflere geçmeden önce, şu an deneyiminin doğasını incelemeli ve sonra bunu klinik durumlara uygulamalıyız. Bu inceleme, şu an veya şimdidelik kavramı ile ilgili bazı önemli sorularla başlar. Şimdi ne zamandır? Şimdi nedir? Şimdi diye bir şey var mıdır ve eğer var ise, ne kadar sürer? Şimdi nasıl yapılandırılmıştır? Ne yapar? Geçmişte bilinçliliğe nasıl anlatılmıştır? Anlamlara nasıl yol açar? Neden psikoterapide bu kadar özel bir yer tutar? Ve bu sorulara bağlı olarak, şimdi, başkasıyla birlikte yaratılıp paylaşıldığında nasıl deneyimlenir? Sonuç olarak, şimdi değişim aşamasında nasıl bir rol oynar? Kısacası, şu anı nasıl algılarız?
Şimdinin öznelliğinin hem şaşırtıcı, hem de apaçık ortada olan bir tarafı vardır. Şu an öylece çok hızlı bir şekilde geçip, sadece geçtikten sonra gözlemlenebilir hale gelmez. Aksine, zihinsel aşamayı daha yavaş geçer, ortaya çıkması birkaç saniye alır. Bu geçiş aşamasında şu an, yaşanan duygusal bir drama olarak kendini gösterir. Bu drama ortaya çıktıkça, rastgele geçen müzikal bir parça gibi zamansal izler bırakır. Bizim de göreceğimiz gibi, bunun deneyimin içine zamanı geri koymasından dolayı büyük önemi vardır.
“Zamanı deneyime geri koymak” merak uyandıran bir anlatım tarzıdır. Arkasında yatan şudur: Kendimizle ilgili öykülerin öncesine, sonrasına veya öykü esnasında, doğrusal saat zamanını (kronos) yerleştirmek kolaydır. Fakat şu anda olan deneyimlere (her şekilde tecrübe edilmiş olabilir) öznel zamanın nasıl yerleştirileceği daha az nettir. Bu öznel zaman olmadan, şu an sırasında ard arda yaşanan olayları birbirine bağlayıp, tamamen tutarlı bir deneyime asla çeviremeyiz. Yaşam, mevcut küçük zaman ölçeğinde bile karma karışık ve kesintili olabilirdi.
Şimdi ile ilgili bu konu daha uzun bir geçmişe sahiptir. Aslında, sadece zamanın daha geniş tarihiyle ilgili bir parçadır. Öznel olan şimdi problemine dayanan birkaç nokta dışında bu geniş konuya girmeyeceğim. İlk olarak, zamanı, insancıl sezgilerimizden kaynaklandığı gibi görürüz. Bu zihnimizin bir buluşudur. Kişi hayal etse bile, olayların zamanı hakkında hiçbir şey bilmeyiz. Doğal bilimlerde ve hayatın günlük programını yönetmek için, eski Yunanlı’lardan kalma kronos’u kullanırız. Kronos, sadece bilimde değil, aynı zamanda psikoloji ekollerimizin birçoğunda da kullanılan, zamana objektif bir bakış açısıdır. Kronos’un dünyasında şimdiki an, yalnızca geleceğe doğru ilerleyen zamanda hareketli bir noktadır. Şimdiki anın izlediği yolun düz bir çizgi, yuvarlak veya spiral olması önemli değildir, o her zaman ilerler. İlerlerken geleceği tüketerek, geçmişi kendi içinde canlı tutar. Ancak şimdiki anın kendisi çok kısadır. Şimdiki an, geçmişte doğrudan olan dışında çok az şeyin yer aldığı, zamanın neredeyse ölçülemeyecek kadar ince bir dilimidir. Etkin bir şekilde, burada artık şimdiki zaman değildir.
İnsanın yarattığı başka zamanlar da vardır. Öyküsel zamanda olayların zamansal sırası, kronolojik sıraya bakılmaksızın, hikayeyi anlatan tarafından yaratılır (Ricoeur,1984- 1988). Freud’un karmaşık psişik zamanı, doğrusal diziyi önemsemez, akış hızını değiştirir, hızla geri döner, kendi üstüne ileriye katlar. Green (2002) bu zamanı, parçalanmış zaman olarak adlandırır. Birkaç paralel zamanla birlikte normal zamanının dışında oluşan oluşumların değişik şekilleri vardır. Ve zamanın hareket etmediği, ancak benzer unsurlardan oluşan ve sürekli bir “şimdi” içinden fiziksel durumun dışına çıkaran meditatif durumlar vardır.
Devamı için tıklayınız