Ergenlik

Ergenlik

  • 4.70

Ergenlik adlı makaleye ait dvd video konuşmasını satın almak için http://yayin.psikoterapi.com adresimizi ziyaret edebilir ya da Buraya tıklayarak sipariş verebilirsiniz.

On beş dakika da dolduracağız herhalde içeriyi. Çayınız varsa alırım bir kaç dakika oyalanalım. Saat tam yedi üç beş dakika oyalanalım. Bu arada da ben kendime bir çay ısmarladım.

__ bize kim ısmarlayacak.

Obsesif kumpulsif bozukluğu anlatmıştık. Ha kitabı. Evet, arkadaşlarda buralarda dolanıyor saat yedi oldu ama. Çay geliyor mu? Çayı Dursun’a söyledik herhalde. Mine hoş geldin

— sizi görmek ne güzel

Teşekkür ederim. – bize hoş geldin yok mu? Sizde hoş geldiniz efendim görmedim özür dilerim. Aile boyu böyle. Aklıma minibüsçüler geldi. Minibüsçüler bir sokağın köşesine geldiği zaman bakarlar sokağın başında bir karaltı görür duru.  Müşteri geliyor diye bende bakıyorum koridorun sonunda bir kıpırtı var bekleyelim diyorum. Dünyada neler oluyor bitiyor görüyorlar. Evet, arkadaşlar hepiniz hoş geldiniz. Tabi konu ergenlik olunca müşterilerimizin de bir kısmını kaçırmışız.  Nasıl olsa biz ergenliği geçtik diye.  Hâlbuki ergenlik kolay, kolay atlatılacak bir şey değil. Yaş yirmi otuz kırk elli olduğu halde hala ergen durumunda olan çok insan var ha bu iyi bir şey mi kötü bir şey mi biraz sonra birlikte örgeceğiz. Hala ergenlikte miyiz değimliyiz onu da bileceğiz. Evet, bu haftaki bu ayki konumuz ergenlik insanın ruhsal yapısı bebeklikten ölüme kadar geçen süre içerisinde ortalama ömrü yetmiş seksen yıl kabul edersek belirli kabuk değiştirmelerden geçiyor. İşte belirli hayvanlar biliyorsunuz, tüy dökerler kabukları soyulur, deri değiştirir, onların doğal gelişim evrelerinde yaşanan süreçtir. İnsanoğlunun da bu şekilde gelişim hikâyesi vardır. Biz kendimizi hep aynı zannetsekte tek bir insan olarak nitelesekte bu gelişim süreçlerinde bir deri değiştirme süreçlerimiz vardır.  Yani ruhsal olarak ruhsal ve fiziki yapımız değişmekte ve dönüşmekte.  Bilim adamlarının yaptığı çalışmalarda insanoğlunun doğumdan ölüme kadar geçen süre içersinde sekiz evreden geçtiğini sekiz adet deri değiştirdiğini sekiz bulmacayı çözdüğünü sekiz problemi aştığını ve çözümlediği bir yapılandırma var. Bu doğudan batıya kuzeyden güneye hangi ülkede ve hangi toplumda olursa olsun insanoğlunun bu gelişim evreleri hep aynıdır. Yani ırk dil din bu yapıların ana seyrini değiştirmiyor. Bu değişim evrelerinden birincisi çocuğun doğduktan sonra geçirmiş olduğu ilk yürüme anına kadar yürüme zamanına kadar konuşma zamanına kadar geçen evresi.  Haz duygusunun ağızda toplandığı emmeyle her şeyin halledildiği ve rahatlandığı dönem. Toplumsal açıdan bu dönemin en önemli problemi dünyada bu dünyanın varlığına dirliğine düzenine değişmeyeceğine ve sürerliliğine olan temel güven duygusu oluşacak mı oluşmayacak mı? Eğer bir bebeğe bakan bir anne varsa ve bebek her ihtiyaç duyulduğunda anneyi orada bulabiliyor ise o anneden başlayan çekirdek güven duygusu. Evet, dünyada her şey gördüğüm gibi. Geçerli güvenilir olacak duygusunu yaşar. Ama bu sıfır bir yaş arasında yani ilk on iki ay içersinde annesi pat siye hayatının yarısında altıncı ayında yedinci ayında sekizinci ayında olur ise, anne hastalanır hastaneye yatar ise, anne akıl hastası olursa çocuğu ile iletişim kuramayacak durumda olur ise. Anne depresyonda olur çocuğu ile iletişimde olama ise, onun yerine ikame edilecek, devamlı bakımını verecek bir bakıcı bulunamaz ise, burada bu problem çözülemez.  Temel güven duygusu eksikliği ile hayat atılmakta, oradan borçlu geçiyor üst sınıfa bu borçlu geçme ne oluyor daha sonra bir doktor hanım bana tedaviye geliyor diyor ki Tahir Bey ben boğaz köprüsünden sizin o tarafa doğru geçerken sanki köprü altımdan kaçacakmış gibi hissediyorum. Kaynayacağını biliyorum makul ve mantıklı olanda bu. Ama duygu ve his olarak bu köprünün ayağımın altından kayacağı hissiyle direksiyona sıkı, sıkı sarılıyorum. Yaptığım işin anlamsız olduğunu biliyorum. Başka bir öğretmen arkadaşımız tedavi seansında şöyle diyor. metroda bekliyorum tren gelirken sanki kendimi kontrol edemeyeceğim ayaklarım bana hükmetmeyecekte kendim tünelin önüne atarsam diye bir duygu oluşuyor. Böyle bir intihar isteğim yok böyle bir şey söz konusu değil. Ola ki ben vücuduma hâkim olmazsam benim kontrolümden çıkarsa kaygısı hissediyordu. Ta duvara kadar gelip yaslanıyordu.  Bununda çok aptalca bir şey olduğunu biliyorum. Buna baktığımızda incelediğimizde temel güven duygusu eksiğidir. Bu dönemin en önemli özelliği bireyin pasif ve edilgen olmasıdır.  İhtiayaçlarının başkaları tarafından karşılanması durumu ve isteği temel yapıdır. Eğer bu dönemde anne çocuğun bakım ve ihtiyaçlarını karşılar giderir bunda da biraz aşırıya kaçarsa çocuğu aşırı sever ve korur ve kollarsa ihtiyaçlarını gecikmeden verir ise bu çocuk bu döneme saplanıp kalıyor. Birinci sınıfı çok seviyor. Öğretmenini seviyor arkadaşlarını seviyor. Diyor ki ben ikinci sınıfa geçmek istemiyorum.  Bu arkadaş ömür boyu pasif edilgen kalan yaşı yirmi otuz kırk elliye geldiğin halde hiçbir sorumluluk almayan başkalarının ona bakmasını doğal hak olarak gören hemen, hemen her ailenin içersinde bir veya iki tane Türkiye’nin içinde bulunan ailenin yükünü sırtlandığı dayıdır haladır teyzedir kuzendir. Birileri vardır bunlar oral dönemim pasif ve edilgen kişilik yapılarına takılıp kalmış olan kimliklerdir.  Onlar öyle ki onların karınlarını doyurmak zorundasınız onlara elbise almak zorundasınız onları gezdirmek zorundasın. Çok pişkindirler aynı bir bebeğin annesinden isterken yaşadığı pişkinlik. Bazıları da birinci sınıfı böyle çok seviyor ve orada kalmak istemiyor. Birinci sınıfı geçenler ikinci sınıfa geliyorlar.  Yani ikinci deri dönemine ikinci evreye iki ve üç yaş bu yaş kişilik yapısının oluştuğu yaş aslında kişilik yapısı ne demek. Kişilik bir bireyin nesneyle eşyayla iletişim şeklidir.  Şu anda arkadaşlara bakıyorum her birinin oturuş şekil farklı nende çünkü ailende nasıl oturacağınızın şemasını aldınız, şablonunu aldınız. İşte bu oturma şeklinden başlayarak yeme şekline konuşma şekline yatma şekline yirmi dört saat zaman dilimini nasıl ve ne şekilde nerede kullanacağımıza dair olan tüm detaysal yapılar şema halindedir. Bu şemalar on iki ayrı kişilik örgütlenmesi şeklinde ortaya çıkar. İşte çocuk anne babayı taklit ederek misafire nasıl davranıyor gelene gidene nasıl davranıyor mutfağı nasıl kullanıyor buna bakarak onun rol denemelerini provalarıyla bu modelleri hayata hâkim kılma, buna da kişilik örgütlenmesi diyoruz. Bunlardan bir tanesi de obsesif kumpulsif kişilik bozukluğu mesela obsesif kumpulsif kişilik bozukluğunda nedir. Evde anne her şeyi tertip ve düzene koymuştur. Mükemmelcidir, her şeyin buralı ve kaidesi vardır. Kafana estiği gibi bu evde yaşayamazsın. Vay canım benim canım böyle istedi de bugün Pazar saat on ikiye kadar yatayım diyemezsin sabah sekizde kalkılmalı sekiz on beşte masaya oturulmalı sekiz kırkta kahvaltından kalkılmalıdır. Yani sistem böyle çalışıyor. Ve kendileriyle de gurur duyarlar. Orada yaşam yok kurallar yaşıyor insanlar yaşamıyor. Ve benim annemde olduğu gibi çok güzel bir misafir odamız olduğu halde yılda iki sefer tanışırdık biz o odayla kurban bayramında ve ramazan bayramında bir kik sefer daha tanışmıştık bir ablamın gelin olmasında açıldı, bir de kız kardeşimin gelin olmasında açıldı.  Onun haricinde kilitliydi o oda. Bu da böyle bir ev. Tabi benim gibi inatçı ve aksi olanlar evlendikten sonra ilk defa misafir odasını gelip işgal edip ben misafir odasında yaşayacağım başka yerde yaşamayacağım der. Böyle bir yapı. İşte bu kişilik örgütlenmelerinin bir kısmı patalojik ve sağlıklı olmayan bir tanesi normal olan. Burada da patolojik olanlara kapılmış olan arkadaşlara da kişilik örgütlenmesi bozukluğu diyoruz. Buların bir kısmı toplumda çok takdir edilen ve sevilen kişilik örgütlenmesidir ama psikolojik olarak biz uygun olmadığını düşünüyoruz. İkinci sınıfın temel haz kaynağı kişinin özerk iradesiyle eylem yapıp yapmaması. Bu en, en böyle şekillenmiş hali çocuğun kakasını tutup tutmama, anne der ki çocuğa tuvalet e çiş kaka yap çocuk yapmaz çocuk onu sıkar, sıkar, sıkar anne lanet olsun der terk eder tuvaleti çocuk salonun ortasındaki halının üzerine boca eder. Hep böyle olur sistem. Burada özerkleşme ve inatlaşma sistemidir. Anne ile çocuğun iktidar mücadelesi kaka üzerinden yapılır. Veya bazı annelerde bu yemek üzerine odaklanır. Çocuğun boğazına bir kaşık fazla yemek soktuğu zaman verdiği zaman çok mutlu ve huzur içersinde iyi bir anne olduğunu zanneder. Çocuk bunu hissettiği zaman kapıyı kapatır. Pazarlık masasına oturur ne vereceksin parka götürecek misin anne de kuzu, kuzu kurallara uyarak çocuğun ağzına her bir kaşık pazarlık boyuna girer yeme işkenceye dönüşür. Veya uyku saatleri keza yorulan çocuk gider uyur zaten çocuğu bıraktığın zaman haşarı çocuk akşama zaten pestili çıkar durduğu yerde uyur. Annesi filan saatte yatacaksın dediği zaman kural koyduğunda çocuğun bütün mücadelesi gözleri uykudan geberse de uyumamak alanında direnir çünkü orada bir iktidar mücadelesi vardır. İşte bu, bu dönemin hazzı çocuğun iktidar ve güç sahibi olan kişiye karşı direnmesidir. Bırak benim elimi ben kendim yürürüm. Bırak kaşığımı ben tutarım bunları hep biliyoruz ve hatırlıyoruz. Evet, burada ikinci problem de bu çocuk özerk bir birey mi olacak yoksa başkalarına bağımlı ve güdümlü özerk kimliğini kullanamayan aciz bir yaratık mı olacak. Bizim doğal seyrimiz çocuğun özerk bir birey olması konusundaki potansiyeli anne ve babanın desteklemesi ama desteklemezse çocuk çok uyumlu çok uslu çok hoş bir çocuk olur ama bu çocuk insan olmaktan çıkar. Bizim evde de köpekler var çok uslular baktınız mı böyle yere yapışıyor bu çocukta böyle yapışır.  Hiçbir zaman inisiyatif kullanarak kendi başına hayatı yönlendirecek kararlar alamaz. Hep başkalarının onay ve rızasını bekleyen zavallı aciz bir varlık olarak hayatına devam eder. Bu sınıfı da geçtik bu şekilde. İkinci sınıfa geldik. Üçüncü sınıfın temel haz kaynağı çocuğun kendi cinsel kimliğini keşfetmiş olmasıdır. Erkek kız olduğunun farkına varır beyin bu kadar gelişmiştir. Evet, bu dönemde de gizli, gizli müteşebbislik araştırmacılık başlar genellikle iğnecilik oyunları oynanır bu dönemde. Kızla oğlan ortadan kaybolur arka odada bir yerlere gidilir. Eğer evde bir sessizlik varsa bir pislik oluyor demektir.  Ama bunlar masum rol denemeleridir bir tarafta süper egonun geliştiği yanlış bir şeyler yapılıyor ama bir deneme. İşte burada erkek kimliğinin erkek gibi hissedilmesi kız kimliğinin kız gibi hissedilmesi gerekir. Bu oyunlar bunu sağlar.  Bu oyunlar böyle hafif yasakımsı ama yasak olmayan hıım ne yapıyorsunuz orada bakayım orada ki edalarla yaklaşmak lazım. Bir taraftan anlıyoruz ama hadi bakalım yeter gibisinden. Burada da cinsel kimliğin netleşmesi gerekiyor. Çocuk bu dönemde ya müteşebbis olacak her şeyi niceleyen irdeleyen soran bir yapı olacak veyahut ta soru sormaktan korkan utan utanç içinde olan bir çocuk olacak.  Eğer bu çocuğun bu dönemdeki soru sorma iştahını kabartırsak ki bu genetik bir şeydir. Çocuk üç yaşına geldikten sonra her şeyi sorar. Meşhur soru bu ne. Anne baba bıkar elinin körü der. Çünkü yüz kere sorar bin kere sorar on bin kere sorar. Bir yanı ukaladır bunlar sizin bilmediğiniz soruları sorarlar ben nereden geldim. Sana ne öğrenmen gereken çok şey var oraya gelene kadar. İşte gökdelen ne. Allah nasıl bir şey. Şimdi, şimdi tabi çocuğun bu merakını makul şekilde karşılayabilmek onun anlayabileceği şekilde somutlaştırmak bunu izah edebilmek hoş bir duygu. Ve biz bu dönemde bu çocuğun müteşebbislik ruhuna destek onun soru sormasını arzu edersek çocuğa utanç duygusu vermez isek bazı anne baba konuşma ne biçim soru derken çocuğun soru sorma potansiyelini kırmaz isek çocuk hayatın her aşamasında bilmediği şeyi korkmadan ve özerk şekilde sorma cesaretini edinir. Okuldayken hatırlayın ortaokul lise yıllarını ilkokul yıllarınızı sormak istediğiniz bir soru var bilmiyorsunuz ya da şüphe ediyorsunuz hocaya, yanınızdakini dürtersiniz sorsana niçin sorunuz eğer alay konusu edilirse çok basit bir soru ise hoca sizinle dalga geçerse bu riskle karşı karşıya kalmak istemiyorsunuz. Dolayısıyla yanınızdaki arkadaşınızı kurban etmek istiyorsunuz.  Tabi burada öğretmen arkadaşlarımızın da ciddi hataları oluyor çocuk çok basit bir soruyu sorabilir sorsun. Onu basit olarak değerlendirip alaycı bir tavır ile yaklaştığınızda çocuk korkup bir daha soru soramaz. Onun için müthiş bir travmadır özgüven kaybıdır.  Bu dönemde demek ki çocuğun müteşebbislik duygusu gelişiyor veya korkaklığı utanç duygularıyla alay edilme kaygılarıyla bir temel atıyoruz.  Dördüncü dönem altı yaşında başlıyor on iki yaşlarına kadar sürüyor. İlkokul dönemi burada da aile içerisinde bir varlığı önem ve değeri olan bir birey ilk defa toplumsal görücülüğe çıkıyor. Kızımız oğlumuz buyurun sosyal hayatın içine bir ilkokul sınıfında rolleriyle başarılarıyla ve becerileriyle beğenilecek mi? Her anne yavrusunu çok beğenir. Ama analar ne kuzular doğurmuş onu birinci sınıfta görecek. Evet, orada herkes katıksız bir şekilde o çocuğu sevmeyecek. Eğer bir şeyler başarır ve becerirseniz sevecek. İşte anne baba bugüne hazırlarken çocuğunu dış ortamın şartlarına adapte edecek alışkanlıkları ve yetileri kazandırır. Orada el bebek gül bebek aman çocuğum kavga etmesin tartışmasın. Böyle bir dünya yok. Belki cennette vardır, böyle bir dünya yok. Nasıl bir dünyada yaşıyorsanız o dünyaya çocuğunuz hazırlamanız lazım veya fanus içinde büyütmeniz lazım. Dolayısıyla ilkokulda çocuğun özgüven duygusu sosyal rolde başarısı kendine olan güveni bir sosyal normlara ulaşması ve oyun dönemi başlar. Oyun dönemi gerçekliğe hazırlanmak için yapılması gereken bir dönemdir ve çok önemlidir. Eğer çocuk oyun oynamıyorsa oynayamıyorsa hayatın oyununu da oynayamaz. O çocuk hayatın böyle büyük, büyük oyunlarını memleketi yönetmek büyük bilim adamı olmak büyük müteahhit olmak büyük siyasetçi o ilkokul dönemindeki oyunlarla ilintilidir. Onunla ilgili kafasında formlar geliştirir belki aldığı eğitimden daha da önemlisi formal eğitimden daha da önemlisi çocuğun oyun oynayarak kendisine biçtiği role hazırlıklı olmasıdır. Orada pilottur orada mühendistir orada doktordur orada avukattır vesaire. İlkokuldaki kol faaliyetleri bu manada ciddi olarak destektir ve güzel şeylerdir. Liderlik özellikleri vesaire. İşte bu dönemi de atlattı delikanlı kızımız bugünkü konuşacağımız döneme geldi. Beşinci dönem ergenlik dönemi. Bu dönem kimlik dediğimiz kendimizi tanımlayan şeyin temelinin atıldığı referans noktasının tüm ömür boyu kullanacağımız ana eksenidir.  Ergenliği nasıl geçirdiyseniz nasıl bir ergenlikte nasıl bir kimlik edindiyseniz bundan sonraki önümüzde hep ergenliğe göre uzak ve yakın tanımı yapacaksınız. Hayatı hep anlatırken gençken ergenken şöyleydim ama şimdi böyleyim. Demeyeceksiniz ki otuzlu yaşlarda böyleydim ama kırklı yaşlarda böyleydim.  Veya onu yaşlarda böyleydim ama yirmili yaşlarda otuzlu yaşlarda böyleydim. Hayır. On iki yirmi iki yirmi üç yaşına kadar süren bir dönemdir bu dönem bu dönem çok fırtınalı bir dönemdir.  Bu dönem o güne kadar getirilmiş olan dört soruyu cevaplamış ve beşinci sınıfa geçmeye hak kazanmış bireyler için tem yoluna düşmek gibidir. Yani istanbul’un trafiğinden teme çıkmak gibidir. Yani nettir yapacağı şeyler. Kendi kimliği ergenliği kimlik bocalaması dediğimiz kriz olmadan ufak bir sarsıntıyla sistemi atlatıp çok sağlıklı bir şekilde yola devam etmesidir.  Ama ilk dört sınıftan bütünlemeli geçmiş arkadan dersleri varsa bu arkadaşımız için ergenlik daha sanc ılı ve problemlidir. Kimlik ve kişilik üç yaşında belirleniyor idi. Orada çocuk daha çok pasif ve eddilgendir çocuğun kuvveti yoktur. Her ne kadar bırak anne ben yürürüm bırak anne ben yemeğim yerim veyahut ta en, en kötü şartlarda kakamı yapmıyorum istediğim yere yapıyorum der ama anne bunların hepsini fiziki gücüyle kontrol altına alır ve çocuğu zaptı rabt altına alarak istediği gibi bir hayata mecbur kılar. Ne zamana kadar on iki on üç yaşına kadar. On üç yaşında farklı şeyler olur arkadaşlar. Bu kızımız bir boy atar ki yedi santim yirmi beş santim bir enerji gelir ki çağlayan bir enerji önüne hiçbir bariyer dayanamaz o delikanlı o güne kadar annesinin emrinde duran delikanlı bir gün kafası attığı zaman annesini kollarından tutar adamın kafasını bozma der. Anne bakar ki onu yenemeyecek. İş değişti. Kızımız derki gidiyorum. Git bakalım der kapıya koyuyordu ilkokul öncesi dönemde. Kız resmen gidiyor. On dört yaşında ulan kız gidiyor anne ne yapar alttan almaya başlar. Eğer anne sistemi görmez de gidersen git dediği zaman kız gider ve gider. İşte böyle bir fırtınalı döneme giriyoruz.  Bu fırtınalı dönemin ne olduğunu beraber biraz yaklaştıralım objektifimizi bakalım.  Hasan bey hoş gediniz. Bazı arkadaşlara önden iltifat ediyoruz ki her zaman gelsinler diye. Kendilik tasarımı diye bir şey var psikoloji de arkadaşlar. Gözümüzü kapattığınızda kendimizi nasıl hissettiğimize dair. İçten hissettiğimiz duyumlar bu. Mesela ben gözümü kapatıyorum böyle bir seksen boyunda tiril, tiril böyle atletik vücutlu hiç böyle güçlü bir tasarımım var öyle değil mi. Gülüyorsunuz pek inanmadınız peki nazik olduğunuz için yapıyorsunuz.  Evet, biraz kellik olabilir birazda göbek olabilir ama bu benim tasarımımı bozmuyor.  Demek ki insanlar gerçekle pek ilintili olmayan zihinsel tasarım yaparlar kendileriyle ilintili. Bu güzelliktir cesarettir zekâdır akıldır bilgidir beceridir. Bu spektrumun pozitif yanında inanılmaz alakasız bir uç noktada olabilir bu kadar hoş ve güzel olan kızımız bu kadar akıllı ve zeki olan kızımız kendisini çok aptal ve çirkin bulabilir. Eh yüzüne biraz bakmakta zorlandığımız beyimiz ve kızımızda kendisini dünya güzeli zannedebilir. Şimdi bu algıyla alakalı. Nedir bu algıyı yaratanda anne babanın çocuğa hissettirdiği duygudur. Bu hissedilen duygu dış dünya ile realize edile, edile normalleşir.  Çünkü on iki yaşına gelmiş bir kızımız veya delikanlının kendilik tasarımı o bir oyun çocuğudur o amcaların teyzelerin halaların sevdiği okşadığı sevilen bir nesne o bir konuda inisiyatif kullanmayan sorumluluk sahibi olmayan bir yapı. O elinizin altında okşayabileceğiniz bir şey. Bir sabah kalkıyor kızımız ve delikanlımız bu yaş on üç kızımız yolda giderken hey yavrum şuna bak diyorlar. Etrafına bakıyor. Yav kadın olmuş artık ve birileri ona laf atıyor. Ama o bir çocuk ruhu. Veya delikanlı o kadar enerjik ki çocuk daha otoüste giderken arkadaşıyla itişiyor kakışıyor. Yandaki amca kazık kadar olmuşsun utanmıyor musun diyor. Etrafına bakıyor kendinden başka kimse yok ama o ses tonunda bir şey var. Kazık kadar olmuşsun derken koskocaman adamsın sen sana yakışıyor mu?  Ama ben kocaman adam değilim ki ya ben daha küçüğüm çocuk burada şoka uğruyor kızımızda şoka uğruyor oğlumuzda. Kızımız ne yapıyor kamburunu çıkartıyor bazıları da kitapla kendini maskeliyor. Delikanlımızın sesi bu dönemde değişiyor. Sabah çıkıyor nasılsın iyi misin bir ay sonra nasılsın iyi misin? Çocuk eski sesini arıyor ama yok gitti o ses. Tüyler çıkmaya başlıyor, kızımızın göğüsleri oluyor kalça leğen kemiği büyüyor yağlanma sistemi değişiyor ne kadar saklayabilirsin ki bunları. Çocuğun içinde ki tasarım ile gerçeklik örtüşmüyor. Bu çocuk için inanılmaz bir bunaltıdır. Bütün içerideki sistemi yıkacak o kendilik tasarımını yeniden bir tasarım yaratmak durumundadır. Bu dönede bir de içeriden horman fabrikası başlıyor. Cinsel hormonlar arzu ve istekler tanımadığı bir şey. Yanıyor sabaha kadar yanıyor kızda yanıyor oğlan da yanıyor. Karşı cins denen bir şeyi keşfediyor. Bütün hayatın gerçekliği bitiyor sınıftaki Ayşe’yle Mehmet’in hikâyesine dönüyor. Bütün okul o Ayşe beni nasıl görecek saçımın jölesi böyle şu üç tüyü buradan mı çekeyim buradan mı çekeyim aynanın karşısında saatlerce dön Allah dön. Sabah okula gitmekte zorlanan oğlumuz kızımız altı da okulun kapısında. Lan ne işin var o kız gelecek ha kızın hiç haberi bile yok veya oğlanın haberi yok. Evet, bu dönemde de demek ki kontrol altına alamadığı dürtülerle ani hareketlerle telaşlar başlıyor. Bir bıçkın delikanlılık benim kızım benim oğlanım vesaire kıyamet kopuyor. İşte bu dönemim içerisinde sekiz on yıl süren bazılarının üç beş yılda biten bu hikâye de kendilik tasarımı bu eski tasarım yıkılıp yeni tasarımlar oluşturulurken sağlıklı bir yapıyla anne baba çanak tutar bu çocuğun ne yapmak istediğini anlar ve onun kimlik edinmesine destek olursa, sağlıklı bir kimlik yapılanmasıyla hayatına devam eder. Yoksa bu dönemi anlamaz anne baba bu çocuğun içten gelen birtakım duygu ve dürtülerini tam tersi yönde söndürmeyi çalışırsa ömür boyu hasta olacak bir tip karımıza çıkar. Bu bizim kimlik bocalaması kimlik krizi hasta kimliği ters kimliği dediğimiz yapılandırmalardır.  Şimdi böyle bir yapı nasıl ortaya çıkıyor. Şimdi bir ergen kızımızın veya oğlumuzun ergenliğe girdikten sonra yani biyolojik olarak yapı büyüdükten boyu yirmi santim arttıktan cinsel hormonlar kabardıktan içteki genetik şifrenin bir takım genetik şifreleri açıldıktan sonra ne olduğuna bakalım. Bu dönemde çocuk ergenliğe girmekle beraber bir kere bir kere isyan etmeyi öğrenir.  Öğrenemez içinden gelir isyan edecek aynen iki yaşında bırak ben kendim yerim bırak ben kendim yürürüm diyen çocuk gibi ergenliğe girdiği andan itibaren postayı koyacak.  Bu ne demektir biliyor musunuz bu, bu ben özerk olmak istiyorum üzerimde yönetim gölgesi olan herkese karşı şu anda bağımsızlık bayrağını dikiyorum ya kabul edin ya da kavgaya hazırım. Ya düne kadar uslu çocuk ne kadar hoş çocuk söz dinleyen kızımız oğlumuz bir anda kabarmaya başlıyor. Şimdi çocuk öncekarşı gelir yok der donra niye karşı geldin diye sorarlar düşünür ne ben niye karşı geldim. Karşı gelme isyan etme önceliklidir, daha sonra bunu neden yaptın diye düşünmesi arkadan gelir. Arkadan gelen şey onun mantıksal kılıfını bulmaktır. Gençler veya ergenleri süratli konuşma tarzında bir şeye doğru yöneltin pat diye karşı gelirler. Niye karşı geldiğini sorun anlamazlar. Şimdi ergen bir yapı önce özerk olduğunu hissetmelidir. Özerk olduğunu hissetmenin yolu da kişinin kontrolü altında olduğuna inandığı insanlara kurumlara karşı hareket edebilme becerisidir. Eğer anne babaya karşı gelebiliyorsa eğer öğretmene karşı gelebiliyorsa bu çocuk özerliğe doğru gidiyordur. Bu çocuk gerçekten birey olma yoluna gidiyordur.  Bu çocukta potansiyel var bu çocuk işe yarayan bir çocuk.   Eğer karşı gelemiyorsa eğer itiraz edemiyorsa o çocuk boyunduruk takılmış köle gibidir. Demek ki çocuğun ergenlikte yaptığı ilk eylem bağımsız bir birey olduğunu yönetimi altında olduğu insanlara kanıtlamaktır. B, bu direkt yöntemlerle olabilir endirekt yöntemlerle olabilir. Oğlum akşam saat beşte burada ol, hı der çocuk ya beşi çeyrek geçe ya beşe çeyrek kala gelir. Beşte gelmesi yenilmesi demektir.  Sabah kalk oğlum kalmaz yat oğlum yatmaz çalış oğlum çalışmaz git oğlum gitmez anne baba neyi emrettiyse çocuk tersini yapar. Ufacık bir formülü çözse anne baba söylemek istediği şeyin tersini söylese onu yapacak. Kendi istediğine gelecek çünkü. Oğlum Pazar sabahları ben uyuyacağım sabah erken kalkma ortalıkta gürültü yapıyorsun on bir on ikiye kadar kimseyi görmek istemiyorum ortada. Çocuk sabah yedi de ayağa dikilir.  İkinci maddelerin ergenlerin bu döneme girdiklerinde. İçinden genetik bir açılımla bir amaç edinme amaca yönelme uygulamaya geçme sonuçlarına ve sorumluluğuna katlanma. Bu dönem otomatik olarak amaç edinme dönemidir.  Bu amaç kırk tane amaç ders çalışmak olabilir bilardo oynamak olabilir saz çalmak olabilir ne bileyim uçurtma yapmak olabilir pul toplamak olabilir odasının tertip düzenini ayarlamak olabilir odasının eşyasını düzeltmek olabilir arkadaşlarıyla organizasyon olabilir şimdi dikkat ederseniz birinci madde özerk olmaktı bizi idare eden insanlara isyan etmektir. Öyle bir amaç edinelim ki anne babanın gıcık kaptığı bir şey olsun. Ne olabilir, Ne olabilir, Ne olabilir, bilardo oynamak olsun. Adam ikide birde çıkıyor baba, ya bu kahvelerde bu bilardolarda ne halt yiyorlar iki tane topu tokuşturmaktan ne zevk duyuyorlar der. O babanın çocuğu olacak bilardocu. On bir tane yuvarlağın peşinde koşuyorlar la başladıysa konuşma o çocuğun bütün merakı futbola yoğunlaşacaktır. Burada, burada hem özerk bir davranış hem de anne babanın beklemediği bir alandan var olma şeklidir. Birkaç madde daha gelecek orada da daha iyi anlayacağız sistemi. Mesela baba işte sağ partilere mensuptur. Çocuk gider sol partilerle ilgili çalışmalara katılır. Baba sol partilere mensuptur çocuk gider dinin bir takım cemaatlere gider. Bunun çok örneğini görürsünüz. Burada tabi sistemi kanırttıkça sistemi zorladıkça çocuğun sistemden uzaklaşması o kadar artar. Kontrolden çıkar.  Siz bastırmaya çalıştıkça sistemin geri tepmesi fazlalaşır. Aynı bir yayı ne kadar çok bastırırsanız geri tepmesi o kadar yükselmesi demektir.  Yayı kendi haline bırakırsanız yay bir şey yapmaz zaten. Yay sallanır sallanır daha sonra da durur. Anne babanın bu dönemde yapacağı tek şey sadece sabit yayı istediği kadar sallanacak ergenlikte sağa gidecek sola gidecek gelecek yukarı aşşağı gidecek siz sadece uzaktan bakacaksınız. Daha sonra o mecrasına gelir. Evet, burada demek ki amaç edinme kişinin ilk hayattaki rol denemeleri hatırlasanız okul dönemimde ilkokul dönemimde çocuk oyun oynuyordu işe bu oyunun ilk geliştirme ve sahaya çıkma kısmı rol denemeleridir amaç edinmelerdir. Eğer bu rol denemeleri başarıya ulaşır başarıya ulaşır kişi bunu başarabilir ve becerebilir uygulamaya sokabilir. Bu uygulamaların sonucunda elde ettiği bilgi beceri ve başarı yaşamış olduğu sosyal ortam tarafından desteklenirse bu kimliğin bir parçası haline gelebilir. Bilardocu oldu diyelim bu çocuk bilardoyu iyi vurmaya başladı. Akşam dayısı geldi ne yağıyorsun oğlum dedi ne haber yeğen? Bilardodan geliyorum dayı. Manyak mısın oğlum millet fizik kimya çalışıyor sen bilardo. Küstü ertesi gün amcası geldi arkadaşı geldi oğlum birazda ders çalışsana ne işin var senin bilardo da. Ne oldu sosyal bir kabul olmadı.  Sosyal kabul olmayan roller sisteme giremez kısa sürede kaybolur erir ve gider. Eğer etrafında bu rolü destekleyici dış kaynaklar bulursa yani aferin çok güzel anlamında bu rol kalıcı olur. Çocuk bu dönemde. Çok süratli roller değiştirir. Orada da esas amacı özerk olmak bir amacı ve eylemi ortaya koymak bu amaç ve eylemler birtakım şeyleri başarmak ve becermek. Başardığı ve becerdiği şeylerde takdir edilmek, fark edilmek önemsenmek. Değerli olduğunu hissetmek bir kimliği olduğunu diğerlerine göstermek. Hangi çocuk o bilardoyu güzel oynayan çocuk var ya o futbolu güzel oynayan çocuk var ya o resmi güzel yapan çocuk var ya o kemanı güzle çalan çocuk var ya o derslere çok iyi çalışan çocuk var ya o proje üreten çocuk var ya. Hep, hep birilerinin sınıflandırdığında ona bir kimlik parçası olarak hoş bir şekilde yapıştırılmış şey. Demek ki çocuk çarkı felek gibi muhtelif turnikeleri tak, tak geçiyor bazıları kalıcı oluyor. Bir hafta saz kursuna gider Bir hafta tekvando kursuna gider Bir hafta minibüs muavinliğine soyunur Bir hafta tezgâhtarlığa soyunur. Soyunur yapar ama sosyal yapısı itibariyle bu yapılan şeyler de bir kere başarı göstermesi lazım. Ben, ben pizzacı da çalışacağım anne ekmek paramı kendim kazanacağım. Vay aslan oğlum benim hadi git. Pizzacıya gider sipariş verirler pizzayı, pizzayı eve götürür üç km. yürür yukarı çıkarır dördüncü kata asansörde yoktur. Pizzayı verir tamam çık dışarı der pizzayı alır. O gün pizzacılık işi biter döner gelir. Evet demek ki demek ki bu rol denemeleri rol denemeleri mütemadiyen olacaktır.  Sonuçta bir yerlerde kendi içsel yetilerine yeteneklerine zekâsına sosyal grubuna aile kültürüne inanç ve değer yargılarına uygun roller kalıcı hale dönüşecektir.  Burada ailelerin yapması gereken tek şey bu rol denemelerinde çocuklarını desteklemeleridir.  Ne derse desin ama onu travmatize edecek şekilde burnu sürtülsün anlamında değil. Yani gerçekten çocuğun burnu sürtülüp de bir rol denemesine girdiği zaman yeni bir rol denemesi yapamayacak kadar ağır bir darbe alacağını düşünüyorsa anne baba orada hafiften dur demelidir. Kısmen sorumluluğu üzerine almalıdır. Çocukta söyle suçlamalıdır eğer bıraksaydınız dünyanın bir numaralı keman virtiyözü olacaktım. Bırakmadınız beni. Yok, lan yok kulak sende yapma ben biliyorum ama sen göremiyorsun. Tamam, suç bende kalsın diyerek anne baba onun ağır bir travma almasını önleyecek. Üçüncü formatı ergenlik döneminde bir kimlik edinmemizin ve ömür boyu kullanacağımız üçüncü formatı çocuğun dost edinmesidir. O güne kadar çok arkadaşları olmuştur. Bu arkadaşlar böyle yelpazede rahatlıkla gelip giden kuru yaprak gibidir.  Ama ergenlikte iç içe geçilecek bir dost dönemi başlar. Kankalık dönemi kan kardeşliği dönemi sırlarınızın paylaşıldığı dönem. Burada iki genç üç gen bir araya gelir dünyanın en önemli bir dostluğunu ve ittifakını kurmuşlardır.  Dostluk kurduk ama dostluğun gelişebilmesi için bir sırrımızın olması lazım ve bu gençler kendi aralarında bir sır bulacaklar.  Ne yapacaklar bir sır bulabilmek içinde sır oluşturmak zorundalar. Ya fizik öğretmeninin arabasının arka tarafı çizilecek bu eylem planlanacak. Burada özerklik var amaç var anlatabildim mi? Uygulama var dostlukta saklı ve gizli istihbarat var. Ertesi gün fizik öğretmenin arabasının arkasının çizildiği tüm okulda yayılacak. Böyle kankayı dürtecek nasıl gördün mü? Bu dost paylaşılacaktır. Veyahut da gençler çok sık yapılır ders çalışma bahanesiyle aileden izin alınır.  Çocuğun ailesi de öbür çocuğun ailesini tanımıştır. İyi ailedir güzel ailedir gidilebilinir gelinebilinirler. Anne biz Alilerdeyiz orada bugün ders çalışacağız. Ali’nin annesine de biz Ahmetlerdeyiz ders çalışacağız olur. Kiki saat fazla değil iki saat zamanda bir kayıp vardır. Ne olacak iki saatte bunlar Beyoğlu’na gidecekler bakacaklar korka, korka. Bir birahanenin arka tarafında korka, korka bira içecekler. Yaş on üç on dört yirmi santimde boy yükselmiş ne yapıyorlar Ali Ahmet’le ders çalışıyor Ahmet Ali’de ders çalışıyor. Uf hikâye bira içmek falan değil bir sır üretmek ve bu sırrı saklamak. Nasıl sakladık ama hiç kimse uyanmadı değil mi Ali evet Ahmet. Ne yutturduk ama. Demek ki yutturdular tabi anne ve baba yuttuysa. Tabi bunlar ne oluyor suni şekilde sırlar oluşturuluyor. Burada amaç edinme var uygulama var özerklik var karşı gelme var ters hareket etme var dost edinme var. İşte burada çok önemli bir şey anne veya baba o iki saatte Ali’nin evinde olmadığını veya Ahmet’in evinde olmadığını anlayıp ta çocuğu sıkıştırıp ta itirafa zorlarsa tehdit ederse korkutursa çocukta Ali veya Ahmet kankasına ih anet ederde Beyoğlu’na gittim falan yerde bira içtim derse bu çocuk satılmış çocuk artık bu çocuk artık güvenilmeyen çocuk. Ne oldu anne babasına ben bunu yaptım dedi annesine babasına güvenilir olduğunu gösterdi ama hayatın gerçek içinde içindeki formatı ben arkadaşını satan insanım güvenilmez insanım orada o sırrı tutabilse çocuk annesiyle babasıyla paylaşmasa o çocuk şunu öğrenecek ben sır tutabiliyorum. Ölümüne dostumu satmıyorum. Ben güvenilebilirim burada iki format çıkıyor güvenilir insan olma durumunu hissetme bir ötekine güvenebilme.  Şimdi hayatın çok önemli bir sırrı bu çocuk evlenebilirken evlenebilmesi için bir ötekine güvenebilmesi duygusunu yaşaması lazım.  Sadakat duygusu ama arkadaşına bu şekilde ihanet etmiş bir çocuk anne baba baskısı nedeniyle en yakın eşine bile hep şüpheyle bakacaktır. Güvenemeyecektir ama o duyguyu içten yaşamış bir birey bir ömür boyu birlerine güvenebilecekti. Daha da önemlisi kendisinin güvenilir bir insan olduğunu derinden hissedecektir. O sır saklıyor o birilerinin sırrını taşıyabiliyor. Bu nerede kazanılıyor ergenlik dönemindeki bu kankalıkta. Evet, dostluğu da ettik sırrı da sakladık satmadık. Dayak yedik belki durduk hatta rüşvet verdiler söyle seni şuraya götüreceğim buraya götüreceğim yazın fransaya götüreceğim.  Arkadaşına geldi bak neler önerilerle geldiler dayak para etmedi tatil para etmedi fransa yurt dışı gezisi yazın bana alınacak bisikleti söylediler ama ben seni satmadım kanka. Vay be çocuğa bak. Ne güzel evet bu dönemde bu formatı da attıktan sonra çok önemdi diğer bir format geliyor. Lider olabilme ve ardıl olabilme. Ne demek lider olabilme ardıl olabilme. Lider olabilme ergenlik döneminde kurmuş olduğu küçük örgütün başına geçip bireylerin sorumluluğunu alarak onları bir yerlere götürebilme. Bu bir sinema organizasyonu olabilir bu bir spor müsabakası olabilir bu bir yaş günü partisi olabilir bu bir bisiklet yarışması olabilir bu bir dağa çıkma olabilir bu bir yüzme olabilir ama arkadaşlarını organize edip gelin arkadaşlar şöyle bir program yaptım katılır mısınız dediği zaman peşine üç beş arkadaşını toplayabilmektir. Onların sorumluluğunu alabilmelidir. Onları eylem götürüp kazasız belasız geri getirebilmektir. Bu liderlik özelliğidir. Eğer bu konuda aile çocuğa destek verirde çocuğun ufak tefek girişimlerini milletin manyağı sen misin aptal otur dersine çalış deniz senin ne işine sinema senin ne işine her iş bittide tiyatro mu kaldı gibi çocuğun o ufak girişimlerini ile ilgili müteşebbislik ruhunu kırarda engellerse aileler çocuk ömür boyu lider olamaz. Öbürü niye başbakan oldu öbürü niye parlamenter oldu öbürü niye holding başkanı oldu öbürü niye üst düzey yönetici oldu da aynı eğitimli daha başarılı senin çocuğun olmadı. Formül burada yatıyor. Ders çalışmakla olmuyor o iş liderlik ergenlik dönemimde kazanılan bir yetidir. O yetiyi kazandığınız zaman siz daha sonra o kitleleri sürükleyebilirsiniz. Değilse hep ikinci adamsınızdır. Sorumluluk alamazsınız. Bu tabi narsisime götürür bireyi oraya da gitmemesi için bu çocuğun gene ergenlik döneminde birilerinin peşine takılıp birilerinin peşine gidebilme yetisi olması lazım. Burada gurur yapmamamsı lazım. Burada arkadaşlarına destek verip onun liderliğinden gurur duyması o-lazım. Bir gün kendisi tiyatro organizasyonu yapıyorsa ertesi hafta arkadaşının yapmış olduğu piknik organizasyonuna destek verip kendisine verilmiş olan görev ve sorumluluğu yerine getirerek sayın başkanım sayın liderim benim üzerime düşen bardakları ve tabakları getirdim diyebilmelidir.  Burada gocunma hissetmememlidir. Ekip ruhunun canlılığını yaşayabilmedir. Bu da ne yapıyor sosyal bir adaptasyon getiriyor. Anne baba ne diyor tabi el âlemin emrine girdin dümen suyuna girdin gidiyorsun. Gitme manyak mısın sen senden başka yok mu kilim getirecek bardak getirecek. Emrediyor size sizde götürüyorsunuz. Çocuk anne babanın bu tip baskılarına maruz kalırsa satıyor şeyi. Millet bardak bekliyor piknik günü adam ortada yok. – hocam bir soru sorabilir miyim bitince mi sorsam

Evet, bitince sorarsak daha uygun olur sorunuzu. Şimdi ergenlik dönemi diye bu beş altı senede neler oluyor hikâyeyi anlayabiliyor muyuz?  Şöyle bir hayatınıza bir gidin bunların hepsini yaşadık doğru veya yanlış yaşadık eksiklerimizin nereden kaynaklandığını da anlıyoruz herhalde fazlalıklarımızın da diğerlerinden. Beşincisinde bu döneme esas damgasını vuran maddedir bu madde cinsel kimlik edinme. Fizyolojik cinselliğimiz farklı bir şey cinsel kimliğimiz farklı bir şeydir. Fizyolojik cinselliğimiz genetik olarak gelen cinsel organlarımızdır.  Ama cinsel kimliğimiz daha sonradan öğrenilen yaşanılan ve hissedilen şeydir. Cinsel kimlik daha sonradan verilir öğretilir. Evet, bu kimlik yapısında ilk dört sınıfta ikmale kalıp bütünlemeyle geçen arkadaşlarımız bu beşinci sınıfa çok büyük dertler ve ızdırablarla girerler. Bir de bu dönemde kendilik tasarımını değiştirmek eski çocukluğun kaybının üzüntüsünü yaşamak onun depresyonunu yaşamak ve yeni bir kimlik tasarımı edinmenin getirmiş olduğu zorlukları yaşamak bunları, bunları, bunları, yaşarken de sıkıntıların içerinde boğulmamak. Şimdi böyle bir böyle bir yapı içerisinde kimliğin ve kişiliğin ana ekseni cinsel kimlik olur. Bütünlemeli gelen arkadaşlar buradaki sorulara cevap vermezlerse bu arkadaşlarımızda eşcinsellik veya cinsel sapma transseksüel bir yapı ortaysa çıkar. Cinsel kimlik tamamen kaotik bir hal almaktadır.  Bir kimliğin netleşmesi demek ergenlik döneminde bir cinsel kimliğin netleşmesi demektir.  Şimdi çoğumuz bu problemlerin bir kısmını yaşadık ama cinsellikle ilgi fazla bir şey yaşamadık.  Kendimiz erkeksek erkek gibi kadınsak kadın gibi hissettik. . Ama o öyle şans eseri olan bir şey değil bu, bu inanılmaz bir içsel değişim ve mücadelenin sonucunda kucağımızda bulduğumuz güzel bir şey. Bazı bireyler bu şansa sahip değildir. Bu bahsetmiş olduğum ruhsal gelişim evrelerindeki bir akım sıkıntı ve problemler nedeniyle bütünlemeli bir şekilde ergenlik dönemine girmiş arkadaşlarımız cinsel kimliklerini netleştirme konusunda sizler gibi şanslı değil.  Onlar büyük acılar ve bunaltılar çekiyorlar sıkıntılar kendisi erkek mi kadın mı buna karar veremiyor. Şimdi böyle bir yapının netleşmesi için hani dört beş yaşlarında iğnecilik oyunları vardı ya bu iğnecilik oyunları biraz daha ciddiyet ar edecek şekilde. Nedir bu delikanlımız ve kızımız kendisinin bir delikanlı ve kız olduğunu biliyor ama karşı taraf onu beğeniyor mu acaba? Kendisi karşı tarafın gözünde gerçekten bir erkek ve bir kız. Bunu hissedebilmek için kültürden kültüre toplumdan topluma değişen karşı cinsle ergenlik döneminde iletişim şekli vardır.  Bu işmarlaşmaktan yani kaş göz işareti yapmaktan başlar cinselliğe kadar giden bir spektrumun içindedir. Bunu da belirleyen psiko sosyal yapımızdır. Eğer psiko toplumsal yapıda siz köyde şehir de okulda a delikanlısının sizden hoşlandığını hissederseniz b delikanlısının sizden hoşlandığını hissederseniz a kızının sizinle ilgilendiğini beğenilen bir delikanlı olduğunuzu hissederseniz bu cinsel kimliğin oturmasını getirir. Ben erkeğim ve beğeniliyorum. Bu inanılmaz bir şey. Bu tabi bakışmaktan konuşmaktan el ele tutuşmaktan öpüşmekten sevişmekten cinsel ilişkiye kadar giden bir spektrumda bir cinsel kimliğin netleşmesini getiren bir süreç oluyor. . Bizim toplumumuz çok yapılı kültürel bir toplum. Ne manada klasik muhafazakâr yapıdan aşır modern yapıya kadar bir spektrumun içindedir.  Bugün Amerikanın modern kentinde veya Avrupanın modern kentinde bir çocuğun cinsel kimliğinin oluşması için çocuğun cinsel ilişkiye girmesinden bahsediliyor. Eğer çocuk cinsel ilişkiye girmemişse tam bir erkek olmamış tam bir kadın olmamıştır. Eksiktir yetisi eksiktir. Bu, bu tabi toplumdan topluma değişiyor eğer Amerika’da böyle bir eylemi gerçekleştirmemişse o çocuk cinsel kimliğinden şüphe duyuyor. Kendisini eksik ve yetersiz hissediyor toplumsal baskı hissediyor. Bizim toplumumuzda ise bu, bu çok geniş bir spektrumun içerisinde modern düşünceye çağdaş düşünceye sahip ailenin çocuklarında baskı daha az olduğu için karşı cinsle iletişim ve sevgili olma flört edinme modunu daha erken yaşta ve daha ileri boyutta yaşayabiliyorlar. Onu da daha geleneksel kültürlerde bu veya biraz daha orta Anadolu civarındaki bir ortaokul lise öğrencisini düşünecek olursak konuşma tarzından hafif dokunma tarzında hafif kaçamaklar tarzında seyredebiliyor. Daha da kırsal kesime giderseniz bu bakışma ve yazışma şeklinde ortaya çıkıyor. Bunların hepside cinsel kimlik formatının oluşmasında çok önemli rol oynuyorlar. Burada esas hikâye karşı cins tarafında beğenilen bir yapısının olduğunu birey tarafından hissedilmesidir. Bunu nasıl hissederse hissetsin ister bakışarak hissetsin ister buluşarak hissetsin ister bir başka şeyle gerçekten karşı cins tarafından kendisinin önemli ve v değerli olduğunu hissetmesi onda çok Cidde yapılandırmalar meydana getiriyor.  Ama bu dönemde ufak tefek girişimlerde meydana gelecek olan bir reddedilme duygusu çok ağır etki gösteriyor bu dönemde. Çünkü geliyor kimliğin vazgeçilmez taşlarından birisi beşinci madde karşı cins tarafından beğenilmektir. Bütün hayatı belirliyor bu kimlik edindiği zaman bu referans noktasında çıkıyoruz. İşte ergenken böyleyken şimdi böyleyim. Bu dönemin en önemli maddesi beşinci madde cinsel kimliğin netleşmesi maddesi işte bir cesaretle bir kıza teklifte bulunuyor veya oğlana teklifte bulunuyor. Kız nereden çıkardın Allahın manyağı geri zekâlı dediği an çocuk yıkılıyor. Yıkıldığı andan itibaren bu tekrardan aktive edip yeni bir girişim yapabilecek cesaret bulamıyor ve kaçıyor o alandan. Bu da ciddi bunalımlar ve sıkıntılara neden oyluyor ama ilk dört sınıftan bütünlemeyle geçmemiş ise kimliği sağlıklı gelişmiş özerk davranmış müteşebbis bu onlarca kez teşebbüs yapar ona bir şey olmaz o sağlam gelişmiştir ama çürük gelişip de bu çürüğün üzerine bu dönemde de çürük alırsa iş yıkıma doğru gidebiliyor. Eğer demek ki bu dönemin en önemli özelliği cinsel kimliğin netleşmesi ve karşı cin tarafından beğenildiğinden emin olmaktır.  Eğer içimizde karşı cins tarafından fantazimizde dahi beğenildiğinizi hissediyorsanız sevilecek bir şey olduğunuzu hissediyorsanız bu içsel tasarımınız oturur yavaş, yavaş taşlar yerine oturuyor demektir.  Evet, bu, bu dönemin netleşmesi için son bir maddemiz kalıyor. Bu madde de ergenlik dönemi küçük olayları anne babayı taklit ederek gerçekleştiren çocuk ergen işte misafire nasıl davranacak lokantada nasıl davranılacak yolda nasıl davranılacak hocaya nasıl davranılacak masaya sandalyeye mutfağa misafir odasına nasıl davranılacak bunu öğrendik. Peki, Mozambik'teki olaylara ne diyeceğiz. Iraktaki olaylara ne diyeceğiz. Tutsi kabilesi ne yağıyormuş. E genetik çoğalma denen bir şey varmış insanları artık laboratuarda büyüteceklermiş spermleri ve yumurtaları alıp binlerce insanı labarotuarlar da çıkarabileceklermiş. Tıbbi olarak da bunlar mümkün olabilecek şeyler hukuk ne olacak mira hukuku ne olacak. Gencin kafası karıştı buların hepsi on dört yaşındaki bir gencin cevaplaması mümkün değil. Bulsa ne olur kaosun içine düştü bu genç. Altıncı madde olarak bu dönemde çocuk dış bir çepere ihtiyaç duyuyor. Düşün ki böyle silikon gibi bir malzeme bir kabın içinde kıvama girecek. Bir su suyu bırakırsak buraya yayılacak. Kimlik dediğimiz şeyin bu dönemde bir çepere ihtiyacı vardır. Bu çepere ideolojik çeper diyoruz.  Dünyayı anlamlandıracak kişiyi kaostan kurtaracak bir tercih yapmak zorundadır.  Bu ideolojik tercih öyle felsefi düşünüpte olayları irdeleyip de tepeden bakan bir şey değil en kısa sürede kendisini hedefine ulaştıracak sloganvari bir tercihtir. Bu tercih bir kere otoritesi altında olduğu insanların tersi yönde olmalıdır aksi olacak ya özerk olacak ya bir amaç içermelidir dostluk içermelidir karşı cinsten birileri ile iletişim imkânı olmalıdır. Öncülüğü yani liderliği ve ardıllığı olmalıdır. Ne oldu bu delikanlı bu dönemde sosyal ve siyasi bir takım organizasyonlara ilgi duyacaktır. Bu da gayet doğal bir şeydir. Solcu olacak sağcı olacak ilerici olacak gerici olacak vesaire, vesaire, vesaire.  Bu çocuğun böyle bir tercihte buluma durumuna gelmiş olması ruhsal kimliğinin olumlu bir gelişim evresinde olduğunu gösterir. Dünyayı anlamlandırmak için bir referans noktasına ihtiyaç duymaktadır. Delikanlı sosyalist oldu devrimci oldu. Dünyadaki olaylar çok netleşti emperyalistler ve antiemperyalistler var. Hain Amerika Irak’a girdi emperyalist güçler yine Irak halkını eziyor yerli işbirlikçileri şu. Ha dini bir inancı olacak dünya iki kutupludur hak ve batıl vardır. İşte batıla destek verirseniz batıl Amerika gelir dininizi yaşamadığınız için başınıza bomba yağdırır. Olaylar çok net. Tutsilerle bilmem kimler birbirini yemiş tabi kâfirler Allah başınıza daha ne belalar açacak. Milliyetçilik perspektifinden bakarsanız hangi spetrurumdan bakarsanız o spektrum dünyayı anlamlı hale dönüştürür.  Evet, bugün baktığımızda hala ergenlik dönemini aşamamış olan çok siyası görürüm dünyaya daha geniş vizyon ve vitrinden bakmak yerine on sekiz yaşındaki delikanlının ergenliği ile olayları tekbir çeperden ve boyuttan izah etme mecburiyeti hissediyorlar. Olgunluk dediğimiz bu kırklı yaşlarda ulaştığı olgunlaşmaya olan biten olayları izah etmek dünyada mümkün değildir, psikolojik hadiseler de böyledir.  Bir olayın içerinde muhtelif vektörel bileşenler vardır.  Bilimsel bir yaklaşımla bu vektörel bileşenlerin eskisine bakarsınız orada taraf olmazsınız orada bilgi sahibi olursunuz çocuk ergen ergenlik dönemimde inanç sahibi olmaz durumundadır. Olgun adam inanç sahibi olmaz bilgi sahibi olur ama hala otuzlu kırklı ellili altmışlı yaşlarda bu manada inanç sahibi olan kimliğinin çeperini korumaya çalışan bireyler vardır. Çünkü kimlikleri çürüktür sorgulayabilecek kadar güçlü değildir. Bu da ergenlikte edinilen o formatın kimlik yapısının kimlik yapısının eğer olgun bir hale geldikten sonra bir etap sonrası onu anlatmadık işte ergenlikten sonra gelen üç evre daha var. O evrelerde dünyayı gerçekten rasyonel bir şekilde sorgulayan kendi yetilerini sorgulayan her zaman gerçeği ve hakikati arayan bir kişidir.  Orada bulduğu her şey aleyhine de olsa da onu zenginleştiren bir şeydir ama eğer bu yapıyı oluşturmamışsa hayatı ergen olarak geçecektir.  O kendisine verilmiş olan prizmadan kendisine verilmiş olan tayftan kendisini görecektir ve oradan hep öyle görünür yüzde yüz öyle görünür. Aynı olaya ters perspektifinden de baktığımızda oradan da yüzde yüz öyle görünür. Ama bir tepeden bakıp hepsini nasıl baktığını görebiliyor.  O tip birey olmakta bunları sorgulamaktan geçiyor. Evet, ergenliğin doğal gelişim seyri bu eğer bu seyir bozuk olursa ne olur.  Bu seyir bozuk olursa kimlik bocalaması olur arkadaşlar. Kimlik bocalaması ne demektir. Kimlik bocalaması hep rol denemelerine devam eden bir türlü dikiş tutturamayan insanlar vardır. Hep hayatta çevre edinmeye çalışırlar hep meslek değiştirirler hep iş değiştirirler bunlar. Kimlik bocalamasına girmiş asla bir kimlik edinememiş yapılar.  Kimliksizlik çok kötü bir şeydir. Kimliksiz insan yaşayamaz mümkün değil kendini tanımlayacak bir kimliğiniz olmadığı zaman yaşamanız mümkün değildir yaşamanız dolayısıyla bir kimlik edinmek zorundasınız.  İşte bu kimlik edinme mecburiyeti kimliği netleşmemiş bireylerde kimlik bocalaması dediğimiz bir süreci devam ettirir. Bu yirmili otuzlu kırklı ellili yaşlarda hala kimliğini arayan hala rol denemelerine devam eden insanlar görürsünüz. Birincisi bu ikincisi her hangi bir rolde başarılı olamayıp kendisini ifade edemeyen gençler çok basit bir yol izleler. Bunun adı ters kimliktir. Söylenenin tersini yapma bunda bir kimlik haline alır. Her şey netleşmiştir karlıdan gelen etkiye göre tepki almak çok bilenen ve bildik bir şeydir. Çocuk bunu bilmez ve hep muhalefettir. Yalnız her şeye itiraf eder zekâsını aklını bilgini ve eğitimini öbürününü talebinin tersi yönde hareket ettirir.  Bu da ters kimlik bu tip insanları da görürsünüz. Bular hep muhalefettir her yerde ters gider. Siz onun ters olarak savunduğu savunmaya başlayın tam tersini savunur. Bu çok basittir. Mesela bazen arkadaşlarımız ters kimlik olarak gelirler birkaç konuşmadan sonra anlarsınız, siz söylemek istediğinizin tersini önerirsiniz o sizin söylemek istediğinizi savunur bazen böyle… Seansa girmeden önce metin yazıyorum. Şunu, şunu savunacağım o da şunları savunacak tersini savunacak diyorum. Kâğıdı koyuyorum masanın üzerine başlıyorum konuşmaya benim söylediğimiz tersini savunuyor tersini savunuyor. Kâğıdı ters dönderiyorum ya bu kadar basit olma diyorum çok basit bir kuralın var. Benim söylediğim şeyin tersini savunmak zoroundasın o zaman seni yönetmek ve yönlendirmek çok basit gel kendi kimliğine ve kişiliğine sahip çık diye bir tedavi stratejisi uygulamaya çalışıyorum.  Demek ki bu arkadaşlarımızda kimlik bocalamasına girer kimliklerini netleştiremez iseler ters kimlik dediğimiz bir kimlik geliştirirler. Hemen, hemen her aile de böyle bir iki birey görüyorum ben. Hep ailenin içinde itiraz eden muhalif olan herkes evet der bu hayır der gitmeyelim der. Evet, herkes çay istiyor hayır kahve istiyorum ben. Şu kahvehanede oturalım de hayır öbüründe oturalım. Ben a partisine oyumu vereceğim hayır ben b ye vereceğim. Biz b ye vereceğiz ben vazgeçtim a ya vereceğim evet demek ki bu dönemin acı tablolarından ikincisi demek ki ters kimlikmiş.  Bu dönemin acı tablolarından üçüncüsü de hasta kimliktir arkadaşlar. Hasta kimliği ne demek arkadaşlar bu çocuk rol denemeleri yapıyor ya bu rol denemelerinde başarılı olamıyor sosyal kabul de görmüyor yetilerini de ortaya çıkaramadı ha bire kendisiden bir takım sorumluluklar bekleniyor. Okul kazanmak üniversiteye gitmesi meslek edinmesi ama çocuk yapamıyor başaramıyor çünkü zaten ikmal ede, ede gelmiş aile yeteri kadar ruhsal yapısını o geçiş döneminde destek olmamış. Bir kendini zor ayakta tutuyor ve günün birinde depresyon sıkıntısı panik atak sıkıntısı ya obsesif kumpulsif bozukluk nedeniyle has bel kader doktora gider. Yaş on altı on yedi henüz kimlik netleşmemiştir. Doktor der ki bu obsesif kumpulsif bozukluk bu çocuğa ilaç başlamam lazım. Tak diye etiketi yapıştırır. Çocuk bir rahatlar bir rahatlar ki onun bir kimliği olmuştur o obsesif kumpulsiftir. Ya sen kimsin diye sorarsın yani memleketini anasını babasını ben obsesif kumpulsifim ağabey der veya ben panik atağım der.  Ya adını söyle bir dakika.  Bu çocuk bu çocuk artık işi gücü internette girip nerede panik atak tedavisi var hangi doktor var bunların ilmini yapar. Karşımıza bir gelir Allah bizim bütün internet sitesini indirmiş ezberlemiş sizi imtihan ediyor.  Bu da nedir hem bu çocuk mağdurdur hem mazlumdur hem sorumluluklardan arınmıştır hem sekonder kazançlar vardır. O hasta olduğu için evde pek yüklenilmez ona pek iş verilemez o ilaç almaktadır. Bu tamamen sahte bir şey arkadaşlar ve biz malesef doktorlar olarak çok çanak tutuyoruz bu dönemin nazik, nazik yapısını göremiyoruz. Bilerek veya bilmeyerek bu arkadaşlarımızı etiketliyoruz.  Ve bu arkadaşlarımızın ömür boyu bir hastalık kimli ile yaşamak durumunda kalıyorlar. Hâlbuki bu arkadaşlarımıza yapılacak olan ufacık bir yardım. Ya seni hiçbir şeyin yok anne babayı da bir köşeye çekip yaptığı hataları nazik bir şekilde aktararak çocuğun özerkliğini destekleyici geç kalmış sistemi indükleyici çocuğu kendi haline bırakıcı yaptıklarıyla ve yapacaklarıyla onu her haliyle seveceğimizi yüreğimize bastıracağımızı koşulsuz bir sevgi ile onu kabul edeceğimizi hissettirdiğimiz andan itibaren çocuğun önü açılır. Çocuk bırak ne istiyorsa onu yapsın. Ama maalesef yapamıyoruz çünkü çocuk zaman, zaman bizim uzantımız oluyor zaman, zaman bizim hayallerimizi gerçekleştirmek için kullandığımız bir aracı oluyor çocuğu biz kendi kölemiz gibi şekillendirmek forma sokmak istiyoruz. Çocuğa yapılacak en büyük ihanet ve zarar budur. Çocuğa sadece yetişebileceği bir sadece gelişebileceği bir arazi olunuz. Sadece onun rahatlıkla büyüyebileceği bir ortam sağlayınız asla çocuklarımıza şekil ve form vermeyelim sadece onların içerisindeki yetenekleri yetileri ortaya çıkartabilecek bir aracı olalım zaman, zaman ufak bir destekle yardımcı ego dediğimiz rolü üstlenerek doğru yöne doğru hafifçe arkadan itelim. O yolunu alıp gidecektir. Çok, çok ağır ters yönlere gitmediği müddetçe bunun adı uyuşturucudur bunun adı saldırganlıktır bunun adı evden kaçmadır hırsızlıktır çocuğa ciddi bir tedbir almanın gereği yoktur. Her çocuk bu mana da eğer bahsettiğim bu süreçleri sağlıklı br şekilde yetiştirilirse inanılmaz güzel inanılmaz başarılı inanılmaz özgüven duygusu hataya coşkuyla sarılan mutluluk ve keyifle her tarafa ışık saçan bir birey olur. Çünkü bu insan kendi olmuştur. Üzerinde kimsenin gölgesi yoktur yaptığı her şey kendi içindir.  Sorumluluğu kendi almıştır bu yaptığı şey sosyal kabul görmektedir yaptığı yaşadığı her an keyifle yaşadığı zevkle yaşadığı bir andır bu, bu okusa da okumasa da her şeyi keyifle yaptığı için diğer insanları anlayamaz niye bunlar sıkıntılanıyor daralıyor içi daralıyor niye kaçıyor. Evet, inşallah çocuklarımız kimlik bocalaması kimlik krizine ters ve hasta kimliğine düşmeden sağlıklı bir şekilde kimlik edinirler on iki yirmi iki yaş arasını sağlıklı atlatırlar ve daha sonraki hayatında gerçek hayatın içinde iyi bir oyuncu olurlar arkadaşlar. Konuşmamı ben burada bitiriyorum sorusu olan varsa cevaplamaya çalışayım. Buyurun.

Konuşmacı: hocam ben şimdi özellikle birinci ve ikinci madde ile ilgili kafama takılan bir şey var. Şimdi bizim Türk toplumu hem gelenek görenek açısından hem de… Açısından daha çok itaat bizdeki gerek anne babaya olsun gerekse otoriteye olsun oradaki sohbette otoriteye itaat çok temel bir husus yani örneği orada Baba, baba bizde şimdi sizin verdiğiniz örnekler daha bireysel daha çok batı toplumlarındaki gibi. Çocuğun o dönemdeki otoriteye karşı asi olması pozitif gibi görünüyor ama yaşadığımız toplumun gereği olarak bu çok, çok zor gibi geliyor. O zaman buradaki problem veya problemse bu genel çerçeve peki. Ya örnek vereyim mesela kendi ailemden de çok rahat verebilirim bizim ailede yani, yani birçok Türk ailesinde baba yemeğe başlamadan yemeğe başlanmaz örneğin o konuşurken konuşulmaz buna siz o ergenlik döneminde karşı çıktığınız zaman en özelinde siz orada asi oluyorsunuz siz o mikro çevrede daha sonra o makro çevrede negatif oluyorsunuz yani o zaman bizim toplumumuzda bu tip bireysellik yani oradaki kişiliğin oluşmasındaki o dönem o zaman otomatik olarak problemli mi oluyor.

Tahir ÖZAKKAŞ: evet güzel bir konuya değindiniz teşekkür ediyorum. Şimdi toplumsal yapılar sosyolojik bir gelişim süreci taşırlar. Gelişim süreçleri de geleneksel toplumdan modern topluma geçiş sürecidir. Bu bir sosyolojik veri. Geleneksel kültürler tarıma dayalı kültürlerdir. Bu kültürde geleneksel aileler olmak zorundadır. Bu ailelerde bir pederşahi pederin etrafında olan çocuklar ve çocuklardan gelinler ve torunlar. Bu yapı da cemaat tipi yağı demek özerkliğin olmadığı vazife ve hiyerarşinin o toplumsal yapının içinde belirlendiği bir dişli olmaktır. Tarımsal yapının devam edebilmesi için cemaat tipi bir toplum olmak zorunludur ve gereklidir. Orada özerk olamazsınız çünkü tarımsal toplumda çok işgücüne ihtiyaç vardır. Bu iş gücüde bir yöneticinin emri arlında verilen görevi yapmakla onun içinde kültürel kodlar cemaat tipi toplumlarda gelinini kayınvalidenin damadın oğlunun en küçük oğlun en küçük kızın torunların hepsinin yeri ve zamanı ne yapacakları belirlenmiştir. Törenlerle ve törelerle belirlenmiştir.  Ama bir yapı bir yapı moderniteye doğru kayıyorsa oradaki yapı parçalanmak ve dağılmak zorundadır. Bu İngiltere’de de böyle olmuştur Amerika’da da böyle olmuştur. Türk toplumunda da bu mana da iki yüz yıldır bir modernite içindedir şu an da her iki toplumu da barındıran çok çeşitli bir kültürüz. Cemaat tipi toplumu da barındıran cemiyet tipi toplumu da barındıran. Cemiyet tipi toplum ise daha çok bireysel özerklik alanlarının genişlediği toplumsal cemaat tipi ilişkilerin biraz daha zayıfladığı bir toplumdur. Bu yapı da kişi hayatta kalmak zorundaysa birey olmak zorundaysa bu bahsetmiş olduğumuz kimlik bocalama dönemini yalnız başına atlatmak zorundadır. Yoksa Sivaslıların bir araya geldiği Çorumluların bir araya geldiği İstanbul’un varoşlarında sırt sırta vermiş gecekondu kesimlerinde cemaat tipi yapıyı toplantı olarak devam ettirecekseniz orada da o şekilde kalırsınız. O yapıların şehrin metropolün içine girememelerinin nedeni o cemaatçi yapıdan cemiyetçi yapıya geçememeleridir. Cemaatçi yapı birbirinden destek alır. Sivaslı bir yere gelmiştir iş bulmuştur yirmi tane hemşerisini getirmiştir. Kayserili bir iş bulmuştur yirmi tane hemşerisin getirir.  Ama birey olan yapı eğitimini tamamlamıştır c.v. sini gönderir kendisini pazarlar ve satar parasını verene gider çalışır.  Şimdi ikisi arasında bir yapı var. Fakat hem geleneksel cemaat tipi toplumlarda hem de cemiyet tipi toplumlarda ergenlik dönemi aynı geçer. Dolayısıyla o ergenlik dönemi o kriz dönemi hem cemaat tipi toplumda hem de cemiyet tipi toplumlarda yumuşak karşılanır, ona delikanlı ismi verirler. Delikanlıdır yapar delikanlıdır kızdır. Dikkat ederseniz delikanlı terimi çok önemli bir terimdir kanı deli akan dolayısıyla ergenlik döneminde yapılacak bir takım yanlış hareketler mazur görülür cemaat tipi toplumlarda çünkü o delikanlı yaşındadır. O hata yapabilir görmeyin der. Büyükler ona affedici yaklaşır neden asiliğine isyankârlığına o özerk davranışa potansiyel olarak bir terim vermiştir.  Bu mesele daha eski yapılara götürürseniz. Destanlarımıza veyahut Orta Asya dönemine bir, bir ergen bir, bir fonksiyon icra etmeden bir amaç edinmeden bu amacı hayata sokup eyleme sokup bunun sorumluluğunu almadan isim verilmiyordu adsızdı. Türk toplumunda gençlerin kız ve erkelerin isim alabilmeleri için bir beceriyi ve yeteneği ortaya koyma bir, bir av yapacak ya bir şey yapacak bir yetiyi ortaya koyacak.  İşte bu tam ergene verilmiş olan fırsattır. Tamam, mı buna baktığın zaman bu mana da böyle. Ha bizim toplumumuzda şu anda geçiş döneminde olan aileler için ne cemaat tipi necemiyet tipi çok ciddi bir krizdir. Bu kriz şu anda toplum sentezlemeye çalışıyor.  Bizde bunun çok sıkıntısını yaşıyoruz çünkü bir ayağı cemaat tipi toplumda kırsal kökenli bir yapı modernite olan bir insan nereye uyum gösterecek. Hangi kodlara göre hareket edecek bu ciddi sosyolojik bir krizdir psikolojik krizdir. Buyurun.

Konuşmacı: kimse farkında değil de siz anlatınca geçmişte yaşadığım örnekler zihnime geldi. Mesela ortaokul lise yıllarını hatırlıyorum sınıf başkanı seçilirken bunun bir eziyet olduğunu hatırlıyorum sınıf başkanı seçilen bir insanın ağırlığın hatırlıyorum. O bir bireysel toplum da olsa o lider olacak. Tahir ÖZAKKAŞ: tabi o lider olacak öbür taraf farklı bir algılama içine girebilir Konuşmacı: mesela askerlik dönemini hatırlıyorum şey o klasik olarak öne çıkmayın çok sivrilmeyin diğer, diğer aşamalara baktığımda Tahir ÖZAKKAŞ: işte tam bizim toplumumuzun geçiş dönemi çok güzel geri de kalma tekmeyi yersin ileri geçme başına vururlar bu, bu buyurun.

Konuşmacı: o dediğiniz evrelerden ilk evrelerden hani çocuğun gelişimini etkileyen basamaklarsa deniliyor ki eğer çocuk ergenlik çağına girdiğinde itiraz ediyorsa karşı gelme şartlarından bir takım şeyleri gerçekleştirebiliyorsa ben orada şunu düşünüyorum.  Eğer orada karşı tarafta olan ailesi ona o atmosferi yaratmıyorsa yani hakikaten o alternatifleri sunmuyorsa ona buna sen karar ver Tahir ÖZAKKAŞ: zaten karşı gelmez çocuk ilk dört sınıftan bütünlemeye kalmamışsa birici yıl içerisinde vücuduna adapte olacak ruhuna adapte olacak sivilcelerine adapte olacak karşı cinsle arasını kuracak sistem gidecek. Bu kavgaların hiçbiri olmayacak zaten amaçları var. Bu çok hoş zaten dört sınıfı pekiyi ile geçmiş beşinci sınıfta takdir alıyor çocuk. Yani kriz olma sadece bedene adaptasyon kendilik tasarımının değişimine adaptasyon hedefleri var çocuğun netleşmiş Konuşmacı: o zaman diyorsunuz ki şunlar, şunlar oradan sen hangisini tercih edersen. Tahir ÖZAKKAŞ: yani illa isyan etme şartı yok Konuşmacı: yani artık etmiyor Tahir ÖZAKKAŞ: zaten o her yerde iktidarını kurmuştur. Konuşmacı: birde bu cemaat ve cemiyet tip toplumlardan bahsederken ben bir eğitimciyim şu an da İstanbul’da mesela birinci ikinci tercih edilen diyebilirim orta öğretim kurumlarında yakından biliyorum olayları da cemiyet tipi görünmesine rağmen aslında eğitim kurumlarının içinde bir anlamda cemaat dini anlamda cemaat demiyorum ama Tahir ÖZAKKAŞ: kastettiğimiz dini anlamda cemaat değil Konuşmacı: evet, evet değil Tahir ÖZAKKAŞ: sosyolojik manada Konuşmacı: evet sosyolojik manada diyorum bende yani sadece tamamen büyüklerin bağımlılığında davranabilen büyük sınıfların bağımlılığında davranabilen kurumlar var. Bakıyorsunuz ki o kurumlarda mezun olan kişiler hakikaten ileriki yıllarda da çok güzel yerlerde olabiliyorlar yani seçimleri çok güzel hayat felsefeleri çok güzel vardıkları yer çok güzel.  Nasıl oluyor yani bence aslında o çocuğun özerk gelişmesinde o tarz büyük sınıfların çok rol aldıklarını görüyorum ben ya da izlenimlerim var. Nasıl oluyor bu bir çelişki olmuyor mu o zaman.

Tahir ÖZAKKAŞ: şimdi şunu karıştırmayalım. Kişinin özerk olmasıyla adaptasyon kabiliyetinin yüksek olması karışasın. Kişi çok özerk olabilir yani şu camı kıracak kadar beceriniz ve gücünüz var kırmayacak kadar aklınız var anlatabildim mi? Konuşmacı: ama çok bağımlı sürdürüyorlar hayatlarına Tahir ÖZAKKAŞ: işte onu bilmiyoruz orada, orada bir özerk olarak her an özerkliğini bilecek kadar bir güç ama oraya adapte olup oradan yararlanacak kadar da bir akıl var. İkisi farklı şey orada görüntüsel olarak birisine cemaat olarak bağlanmış görünse dahi o onun tercihidir ve adaptasyon kabiliyetidir.  Orada özerkliği yok olmaz bireyin özerklik özerliğin yok olduğu yer nerede sorgulamayan incelemeyen akledemeyen bir yer. Yoksa kişi düşünmüştür alternatiflere bakmıştır. Ben bunu tercih edeyim diyebiliyorsa yani bilgi olarak tercih edebiliyorsa o saygı duyulacak bir şeydir saygı duyulacak bir şeyidir. Buyurun

Konuşmacı: ben şunu sormak istiyorum. Şimdi ergenlikte gelişen bir kişilik ne kadar kalıcı bunu sormak istiyorum. Normalde bizim popüler kitaplardan sosyoloji kitaplarında okuduğumuz şey akademik düzeyde değilde ortalama okuyucu olarak değerlendirerek soruyorum. İşte sıfır iki yaş arasında kişiliğin temel fonksiyon temel yapıları gelişiyor daha sonraki katılımlar sosyal çevreyle uyum kurmak adına daha çok eklenen fonksiyonlar diye aktarılıyor bize. Bu bir ikinci sorum ergen davranışlarında bazı gizli gizlilik eğilimi oluştuğunda örneğin bir günlük tutuyor bunu ailesinden saklıyor veyahut ta bazı arkadaşları ile tanışıyor bunu farklı şekilde aksettiriyor ailelerine böyle bir davranış içersinde girdiği zaman ergen aile buna nasıl yaklaşmalı yani şüphesiz anlayışa bunu açıklamaya çalışarak karşılıklı görüşmede onu rahatlatmaya çalışarak bir yol izlenebilir ama temelde yani bu konunun açıklanmasını deklere edilmesini ondan talep etmeli mi yoksa bu süreci kendine mi bırakmalı bunu sormak istiyorum.

Tahir ÖZAKKAŞ: sorunuzun ikinci kısmı günlükle ilintili kısım birinci olarak çocuk gerçekten günlüğünü saklamak istiyorsa ebeveyn bunu okumamalıdır bu çok net. Fakat bazı çocuklar bazı mesajları günlük vasıtayla ebeveyne vermek isterler onun için ebeveynin göreceği şekilde göreceği yerlere korlar açık bırakılar. Bu, bu aslında ben seninle direkt konuşamıyorum bu vesile ile benim duygu ve düşüncelerimi anla demektir. Bu mana da bir günlük varsa ortaya yani aşır saklanan gizlenen değil de bir nevi sizin görmeniz için çanak tutan bir günlük varsa bunun bakılabileceği kanaatindeyim çünkü o bir mesaj bir iletişim yoludur. Bunu bakmadan bunu mesaj olarak algılayabilen anne baba çocuğuyla daha yakın ilişki kurup o günlükte yazılanları okumadan çocuktan alabilmelidir. Eğer bu yetisi yoksa günlükte okunana şeyler varsa işte anne babayla ilgili krizler tartışmalar düşünceler vesaire. O çocuğuyla oturup konuşmalı paylaşmalı çünkü çocuk günlük vasıtasıyla aileye mesaj göndermektedir. Ama bazı anneler çocuk günlüğü saklıyor kilit yapıyor bilmem ne yapıyor yatağın gizli yerine koyuyor dolabına koyuyor anne gidiyor onu arıyor kilidi söküyor bu tamamen bir işgaldir. Tamamen çocuğu yok saymaktır çocuğun güven duygunu tahrip etmektir. Ona, ona saygı duyacaksınız ama ortaya koymuş günlüğünü biraz oku anne bak bende neler var. Bu bir mesaj niteliği olarak değerlendiriyorum yani günlüklerin hiçbirisinin bu manada okunmaması önerilir ama ben bizim toplumumuz için ayrı bir kod olduğunu düşünüyorum bu tip bir günlük yazma ve ortaya koyma şeklinde bir mesaj içeriyorsa anne baba buna mutlaka dikkat çekmelidir. . Hatta belki o günlüğü okuduğunu söylemeden bile orada bahsedilen mesajların çocuğun iyiliği için orada görmüş olduğu eksikleri ve duygusallığı farklı alanlara farklı şekillerde konuşarak çocuğun ihtiyacını gidermelidir. . Buyurun efendim

1Hocam özür dilerim birinci kısımda

Tahir ÖZAKKAŞ: ne demiştik birinci kısımda nasıl ha. Şimdi orada bir terim karmaşası var ben onu izah edeyim. Kişilik kimlik kendilik üç tane ayrı kavram. Kişilik personality kimlik identity kendilik self. Bu üç tane ayrı kavram.  Kişilik kişinin eşya ile ilişki şeklidir.  Yani düzenli bir iletişim kuracak şüpheli bir iletişim kuracak yalnız başına mı bir iletişim kuracak obsesif bir iletişim kuracak bir ötekiyle iletişim modelidir. Kimlik ise sizi tanımlayan şeydir. Türksünüz Müslümansınız tüccarsınız doktorsunuz iyi futbolcusunuz kimlik parçalarıdır. Erkesinizdir güçlüsünüzdür bu identity içine giriyor.  Daha çok rol denemelerinin bütünü gibidir. Kendilik için içsel olarak kendimizi hissettiğimiz duyumdur tasarımdır. Kimliğin parçaları ve kişiliği dışarıdan görebilirsiniz oturuş şeklinden kişiliği tahlil edebilirsiniz kartvizitinden anlayabilirsiniz makamından anlayabilirsiniz.  Ama kendilik kişinin içinde hissettiği onu göremezsiniz o soyut bir şeydir. İki şeyi dışarından algılayabildiğiniz halde demek ki kişilik iki üç yaşında ama kimlik ergenlikte edinilen bir şeydir. Ve ergenlikte edinilen o kimlik bir ömür boyu geçerlidir. Ömür boyu geçerli olması da şu manadadır. Bu kimliğin parçaları hep değişebilir ama neye göre değiştiğinin tayin edilen referans noktası ergenliktir.  Ya ben bir zamanlar solcuydum derken ergenliğe gönderme yapılır. Ben bir zamanlar Fenerbahçeliydim derken o bir zamanlar ergenliktir.  Şu andaki değişimin rengi ergenliğe göre belirlenir turnusol kâğıdı ergenliktir.  Yani ergenlik bizim hayatımız boyunca ölen kadar bugünkü konumumuzu izah eden referans noktamız olacaktır. Dönekliğimiz oraya göredir durduğumuz yerde oraya göredir. O da zaten rölatif bir noktadır ama o nokta edinilmek zorundadır. Kimli öyle bir şey buyurun.

Konuşmacı:şimdi erkek egemen kültür hâkim olduğu bir dünyada yaşıyoruz Tahir ÖZAKKAŞ: evet Konuşmacı:dolayısıyla ülkemizde erkek egemen bir kültürün hâkim olduğu bir ülke olarak düşünüyorum.  Bu ergenlik dönemine gelinceye kadar ne yazık ki kadın ve erkek aynı yumuşaklık ve aynı sertlikten geçiş yollarından geçmiyorlar. Biz birer bebek olarak doğuyoruz ama daha sonra kadın ve erkek Tahir ÖZAKKAŞ: yapılıyoruz Konuşmacı:yapı da bir kültür içerisinde kadın ve erkek olduruluyoruz.  Ve bu kadın ve erkek oldurulurken kadınların her bir aşamada kadınsın diye babaya abiye daha sonra kocaya hizmet edecek şekilde itaat edecek şekilde yetiştirilmeye çalışan bir kültürün çocuklarıyız.  Ve bu anlamada özellikle ergenlik döneminde cinsellik denilen aşamada erkeklerin yaşadıkları deneyimler çapkınlık elinin kiri gibi görülürken kadınlara yani kızlara ağır bedellere maruz kalabiliyor kadınlar kızlar. Bu aşamalarda özellikle bilinçdışı dediğimiz erkek egemen kültürün kodlarıyla kodlanmış o koddaki annelerde kız çocuklarına o cinsellik dönemindeki ağır deneyimi bu kadar bedellerle geçirmemesi için ne yapılması gerektiği konusunda ben açıkça söyleyeyim ben zaman, zaman eğitimcilerin psikologların ve sizlerin bu konuda bireylere ya da anne babalara önerileriniz ne olur diye merak ediyorum. Tahir ÖZAKKAŞ: bugünkü konumuz değil ama şimdi söylediğiniz şeyin iki boyutu var. Birinci boyutu evrensel m ana erkek egemen toplum bu, bu sosyolojik ve fizyolojik bir zorunluluk olarak ortaya çıkmış bir yapıdır. Ne demek bu bir defa bir defa insanoğlunun, insanoğlunun bir doğa mücadelesi vardır. Bu mücadele de erkek ve kadın yan yanadır. Fakat erkek ve kadın birbirini iki yaratık olarak birleştiklerinde kadın hamile kalmaktadır ve kadın yük altındadır ve kadın her fırsatta ilişkisinde hamile kalacaktır.  Bu, bu hayata eşit olarak başlayan iki canlının birisinin fiziksel olarak yüzde yirmi beş veya yüzde kırk üzerine ağır bir yük alarak erkeğin gerisinde kalmasıdır. Dolayısıyla onun fizyolojik yapısı itibariyle kadın dururken erkek hareket etmek zorundadır. Erkeğin kas yapısı gelişmek durumundadır. Erkek avlanmak durumundadır. Bu fiziksel gereklilikten dolayı kadın eve doğru çekilirken çocuklarının annesi olurken erkek dışarıya doğru mücadele eder ve kaslarını geliştiren bir yapıya dönüşür. Fiziksel olarak aynı temele sahip olsalar da. Bu bunu üzerine kurulan tüm medeniyetlerde kadını daha çok evde erkeğin dışarıda hayatı getiren parayı getiren evin geçimini temin eden kadının varlığını koruyan bir yapıya dönüşmüştür.  Bu yapı bütün kültürlerde erkek egemen güç ve iktidarın erkekte olduğu kadınında gittikçe… Bir sistemi getirmiştir.  Bu kültürel kodlar ve sosyal yapılar buna uygundur. Şu andaki toplumumuzda da çok modern olmamıza rağmen tamamen erkek egemen Amerika’sından İngiltere’sine Türkiye’sine bu yapının binlerce yüz binlerce yıldır gelen kültürel kodları vardır.  Bu bir gecede bir asırda değiştirmeniz mümkün değildir. Birinci kısmı bu. Bu böyle kolay, kolay yüz yılda iki yüzyılda üç yüzyılda düzelebilecek bir şey değildir.  Bu mimariye sanata edebiyata her şeye yansımış bir atomik zerreler kadar geniş olan bir duygusal yapıdır. Konuşmacı:bunun farkındalığını oluşturmak ve bunun çabasını getirmek. Tahir ÖZAKKAŞ: bu, bu yarı bir konu bu, bu artık insanlar hizmet sektörüne girmiştir kadının öyle bir eksiği yoktur erkeğin öyle bir gücü yoktur nice kadınlar vardır ki erkeği döver kas olarak onlardan güçlüdür bu sadece ruhsal olarak sosyolojik olarak toplumsal kültürel katmanlar. Bunu aydınlar yapar yazarları aydınları çizerleri sanatçıları belki yüzyıl belki iki yüz yıl önder olmalarıyla bu aradaki uçurum gittikçe kapanacaktır ve kapanıyor da.  Ama uzunca bir süre beklememiz gerekiyor. Tarihi zorlamakta mümkün değildir.  Siz düşünebilirsiniz bireysel olarak farkındalığınızı arttıracaksınız. İkinci söylediğiniz şey ise cehaletin getirmiş olduğu toplumsal bir yaradır. Yani töre cinayetleri vesaire. Bu, bu sadece devletin ciddi bir eğitim hizmeti ile çok kısa süre içerisinde halledebileceği bir şeydir cehaletten kaynaklanır. Bu cehaletteki din adamları buna iştirak etmelidir öğretmenler iştirak etmelidir bilim adamları sosyologlar iştirak etmelidir ortak bir konsensusla bu cehaletin üzerine gidilecek toplumsal yapının değişimine ön ayak olunmalıdır. A bölgesinde bu olaylar varda b bölgesinde bu tip olaylar yok. Aynı dini inançlara aynı değer yargılarına inanıldığı halde. Çünkü oradaki bir takım yöresel yine bölgesel özellikler bu cehaleti teşvik ederken diğer yerlerde bu tip hadiseleri görmüyoruz sadece dışlamayla yetiniliyor. Bunun gibi orada da psikolojik boyuttan ziyade devletin bir takım tedbirler alması gerekiyor. Buyurun.

Konuşmacı:birey ergenlik döneminde bu sözünü ettiğiniz çalkantıları yaşamamışsa ilk dört sınıfı da bahsettiğiniz dört sınıfta normal sağlıklı geçirmemiş ise bir sonraki kimlikte neler bekliyor merak ediyorum.

Tahir ÖZAKKAŞ: çok, çok acı günler bekliyor iyi şeyler beklemiyor çünkü o sessiz sakin içine kapanmış şizoid bir hayat yani şans ona yardım edecek çevresel desteklerle yavaş, yavaş kendin bulup uygun zeminde tekrardan yeşermeyi bekleyecek.  Yoksa onun, onun yalnız başına çok ciddi hayatta güzellikler yaşaması çok zor. Gider bir iş yerine çevre şartları o kadar uygun olur ki insanlar onu kollarına alır farkında olmadan onun hayatını tekrar bahşederler orada ona yeni anne babalar olurlar. Orada geçirilecek bir süre çocuğun özgüven duygusunu varlığını hepsini temin eder üç beş yıl sonra çok farklı bir kimlikle ama o ortam onu yeşertmiştir. Öyle bir ortama düşerse değilse acıların çocuğu olacak. Buyurun

Konuşmacı:benim bir kardeşim var kardeşim yatılı okulda çok ağır dersleri var bir tane zayıf getirmiş. Zayıf getirdiği içinde babamda ceza olarak cuma günleri evci izinlerini kaldırıyor zayıf getirdiği zaman.  Kendisi de çok çabaladığını sadece bir tane getirdiğini çıkıp ta tam babaya söyleyemiyor ama benle konuşuyor eğer evciliği kaldırıldığı zaman

Tahir ÖZAKKAŞ: Yani ödül ceza tekniği eğitimde uygulanan bir tekniktir uygun suça uygun ceza verilmelidir. Bu ceza uygulanabilir ama çocuk tepki gösteriyor tüm samimiyeti ile uğraşıyor bir şeyler başaramıyorsa bu çocuğun yapamayacağı şeyleri istemek çocuğa zulümdür. Yani bunu değerlendirmek lazım. Eğer böyle bir şey var çocuk gayret ediyor buna rağmen başaramıyorsa ailede tam tersi çok sevmesi hiçbir ceza vermemesi bu kadar kendni yormaması konusunda kendisini uyarması lazım tam tersi destek olması lazım.  Evcilik iznini daha da fazla çıkarması lazım yani çocukta bir samimiyet yoksa yok orada haytalık ediyor falansa orada ceza tekniği işe yarayacak. Önce ödül tekniği uygulanmalı yaramıyorsa ceza tekniği uygulanmalı. Kaç yaşında bu çocuk?

Konuşmacı: On altı

Tahir ÖZAKKAŞ: ona uygulanmaz ceza tekniği ergenlikte olmaz öyle benim söylediğim daha çok ilkokul ve öncesi dönem. Konuşmacı:hocam bu bilgisayar bağımlılığı hakkında ceza ya da ödül.

Tahir ÖZAKKAŞ: sınır, sınır orada sınır getirilmelidir orada çok ciddi bağımlılıklar gelişiyor o aile bir şekilde sınır getirmeli.

Konuşmacı: Nasıl?

Tahir ÖZAKKAŞ: Yani bir kere bahsetmiş olduğumuz evreleri sağlıklı olarak verirseniz çocuk kendi sınırını koyuyor. Ha çocukla oturup konuşup oğlum kızım bak bu sana zarar veriyor kendini kaptırıyorsun gel birlikte karar verelim diye demokratik ortam içerisinde çocuğunuzla bir zaman ayırır haftada iki saat hangi günlersitersin hangi saatler istersin bunu anlaşalım. Tam o şekilde o izini vermek Konuşmacı:ama ben kendini kontrol edemiyorum sen kontrol et beni diyor konuştuğumuz zaman ben kontrol edince kızıyor

Tahir ÖZAKKAŞ: O hikâye başa dönüyor o zaman biz tamamen kişili yapısını lokal bir takım tedbirlerle bunlar halledilmez biz bu tip arkadaşlar gelince yapıyı tamamen inceliyoruz ve onun ne yapmak istediğini hedefinin ne olduğunu bütün boyutlarıyla değerlendiriyoruz. Bir ergen arkadaşımızda sistemi o yönde bakıyoruz yoksa işte böyle bir sivrisineği öldürelim shell-tok iyi gelir yok böyle bir şey. Peki, arkadaşlar katılımlarınız için teşekkürler. Konuşmacı:bir soru sorabilir miyim

Tahir ÖZAKKAŞ: buyurun

Konuşmacı: Biraz uç ama gerçek bir şey yapan bir genç biliyorsunuz Hrant Dink’i öldüren bir gençti siz kankalıktan ve sırdaşlıktan bahsettiniz onun çevresi ve ailesi bilmiyordu ve böyle bir cinayeti işledi. Şimdi özek olmalı ama bu özerkliğin sınırları ne olmalıdır.

Tahir ÖZAKKAŞ: Bu çocuk aile içinde sevilseydi değerli olsaydı o dört evreyi atlatsaydı böyle bir şey olmayacaktı. Zaten çocuk kimliğini arıyor ve kimliğini buldu. Kimliğin içeriğinin toplumsal olarak söyle veya böyle olması hiç önemli değil arkadaşlar fark edilmek belirli bir grup tarafından onanmak ve değerli olmak yetiyor.  O mana da ergenlerin her biri bir bombadır. Bunu, bunu devlettekiler ve yetkililer bilmiyorlar kimlik bocalaması içinde bu ülkede yüz binlerce genç var. Ve Bu gençlerin her biri bir cinayet makinesine dönüştürmek çok basittir, çok basittir ya belki Türkiye’yi Allah koruyor veyahut ta bizim üzerimizde hain emelleri olan fazla insan yok yoksa buradaki ülkedeki insanları yüz binlerce diyorum çünkü ailelerin yapılarına bakıyorum çocukların yapılarına bakıyorum çok rahatlıkla sistem mühendisleri tarafından bu işler organize edilip çok ciddi cinayetler çok kısa sürede işletilebilir. Ya ergen buna çok müsaittir kahraman olacak o biraz sosyal ve siyasi tabanına uygun mesaj verdin mi sağdan da soldan da her yerden yüz binlercesini bulabilirsin.

Konuşmacı: Hocam bir şey soracağım. Siz ergenlik döneminde sağlıksız atlatılan bazı dönemler sonucunda bazı cinsel tercihlerde sapmalar olabileceğini bunların ciddi sonuçlara yol açabileceğinden bahsettiniz. Ben küçük yaş grubu öğretmeniyim ve çok nadir de olsa o yaş grubunda cinsel sapkınlık diyemeyiz ama erkek çocuklarında aşır derecede kız çocuğu gibi davrandığını gözlemleyebiliyoruz. Ergenlik dönemi öncesinde olan bu sapkınlıkları sapkınlık demeyelim bu tercih bocalamalarını daha çok psikolojik kökenli değil de fizyolojik kökenli biyolojik kökenli mi ergenlik döneminde daha çok psikolojik mi?

Tahir ÖZAKKAŞ: Çoğu psikolojiktir bunların ailelerinde yeteri kadar erkek ve kadın modellerini oynayacak yeteri kadar yapılar yoktur.  Veyahut ta ters cinsel kimlikte bir takım roller yapıldığında ailenin hoşuna gitmektedir desteklemektedirler erkek çok kız gibi davrandığında kız çocuk da erkeksi davrandığında bu da cinsel kimlik karmaşasına nende olur. Bunu aileler daha çok yapmaktadır. Veya çocuğun beş tane kızın arkasından altıncı erke olmuştur beş tane kız sabahtan akşama kadar makyaj yapıyor çocukta altıncı kuyruğa geçiyor oda makyaj yapıyor. Baba da görünmüyor zaten ortada yok bu çocuğun cinsel kimlik karmaşası yaşaması doğal onun için aile üzerine odaklanıp aileyi bilgilendirmek lazım. Peki, teşekkürler arkadaşlar teşekkür ederiz.


On beş dakika da dolduracağız herhalde içeriyi. Çayınız varsa alırım bir kaç dakika oyalanalım. Saat tam yedi üç beş dakika oyalanalım. Bu arada da ben kendime bir çay ısmarladım.